Asıl adı Mehmet'tir. Oğuz Türklerinin Bayat boyuna mensuptur. 1495 yılında doğduğu sanılıyor. Doğum yeri Bağdat yakınlarındaki Hille kasabasıdır. Ömrü Bağdat ve çevresinde geçmiş, 1556’da Kerbela'da ölmüştür. Türkçenin yanında Arapça ve Farsçayı bu dillerde “divan” oluşturacak derecede iyi bilmektedir. Medrese eğitimi görmüş, çağının ilimlerini (matematik, astronomi, hekimlik ...) öğrenmiştir. İlimsiz şiirin değersiz olduğunu dile getirir.
Şiirlerinde ağırlıklı olarak Azeri şivesinin özellikleri görülür. Türk edebiyatının en duygulu, lirizmi en yüksek dereceye ulaşmış şairi olarak bilinir. Tasavvufun olabildiğine zengin ve renkli kaynaklarından yararlanmıştır. Lirizmiyle, tasavvuf malzemesiyle, belli dozdaki felsefesiyle sadece Divan şairlerini değil, tekke ve saz şairlerini de etkilemiş olan Fuzuli, kendisinden sonrakilere yol gösterici olmuştur.
Fuzuli'de aşk, her şeyin önündedir. O aşk acısı çeker, fakat bu acıdan şikayetçi değildir. Aşk acısının ruhu olgunlaştıracağını düşünür. Aşkın kendisine aşıktır. Aşkının yüceliği oranında kendisinin de yüceleceğini düşünür. "Su Kasidesi" adlı şiirinde peygamber sevgisini çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Fuzuli, işe "yaramaz, gereksiz" gibi anlamlara gelen "fuzuli" kelimesini, başka şairlerin kullanmayacağını, dolayısıyla kendi şiirleriyle onlarınkilerin karışmayacağını düşünerek mahlas olarak seçtiğini söyler. Fuzuli kelimesi aynı zamanda "fazilet" kelimesiyle de anlam ilişkisine sahiptir. Onun bu iki karşıt anlamdan yararlanmayı düşündüğünü söyleyenler de vardır.