Fuzuli
Bilmiyordum ağzındaki sırrı bilmenin güç olduğunu. Ağzın için yok diyorlardı, dedikleri kadar var imiş meğer...
Ateşli ahı dağı eritmekten aciz kalmış dağ eri Ferhat'ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.
Kabe ziyareti için ihrama bel bağladı dediler sofu için; araştırdım, meğer onun beline bağladığı papaz kuşağı imiş, ihram değil. (Dış görünüş yetmiyor içi kurtarmaya. )
Varımı yok ettim, sevgilinin yüzüne öykünerek. Ebedi zevk dedikleri şey, sevgilinin yüzünü görmekmiş meğer!..
Yanağını görünce dün senin ey sevgili, Fuzuli can verdi hemen ''Canım var, '' deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş..