Latifi
Latifi Tezkiresi.
Kütahya’dandır. Sultan Murad Han Gazi devrinde yaşamıştır. Seyyit Nesimi ile Bursa’da görüşmüşlerdir. Asıl isimleri Yusuf olup çağında Hekim Sinan adıyla tanınmış, hekimler arasında uzmanlığı ve maharetiyle övülmüş biriydi. Anadolu şairlerinin öncülerinden ve Ankaralı Hacı Bayram-ı Veli’nin halifelerindendi. Ama irşat seccadesine geçip kimseyi yetiştirdiği, riya ve saçmalık yoluna gittiği görülmemiştir. Gençliğinde Acem’e gitmiş ve orda ulu erenlerden sayısız azizi tanımıştı. (...)
Türkçede Husrev ile Şirin hikayesini ondan güzel söyleyen yoktur. Her ne kadar o eşsiz mesneviye nazire söylemiş olan çoksa da bu dereceye ulaşmış kimse yoktur. Kaside üslubu ile mesnevi tarzı son derece başarılı ve gazelinden yüz kat daha güzeldir. Ama mesnevisi eski devirde söylendiği için, fesahati bozan garip sözlerden bazı ibareler, zerafet ve belagat dairesinden uzak Türkçe tabirler kullanmıştır. Kültürlü kişilerce bilindiği gibi, Türkçede o dönemde pek o kadar zerafet ve o çağ şairlerinin dil ve üslûplarında hemen hiç fesahat yoktu. Hatta merhum Tacizâde, Hevsname adlı kitabında Şeyhi için,
Beyt:
diyerek ona müdahale edip lâf atmıştı. İnsafla düşünüp doğruyu söylemek gerekirse mesnevi yolunu Anadolu şairleri ondan görmüşler ve bu hususta sonrakiler onu izlemişlerdir. Dikkatle bakanlar, Husrev hikâyesinin Türkçeye onun tarafından kazandırılmış yeni bir tarz olduğunu anlarlar.