Latifi
Çakeri - Latifi Tezkiresi.
Allah Rahmet Etsin
Beylerden olup Sultan Beyazit’in sancak beylerindendi. Kul olduğu için Çâkeri mahlâsını kullandı.
Rivayet edilir ki adı geçenin daha gençliğinde nezle rahatsızlığı yüzünden sakalı erken ağarmıştı. O da bu duruma üzülüp sakalını boyardı. Sultan Beyazit bir gün “Nuru niçin karaya boyayıp rengini değiştiriyor ve ak sakalın yüzüne kara çalıp suçlular gibi teşhir ediyorsun” diye sorunca, “Devletli padişahım ben kulunuz şüphesiz yaşımı biliyorum, sakal yalan söylüyor. Görünüşte güvenilir gibi duruyor ama kesinlikle yalan söylüyor. Bu yüzden ben de yüzüme kara çalıp onu teşhir ettim ve küçük düşürüp intikam aldım” diye cevap vermiş. Bu şaka padişahın mizacına hoş gelmiş ve o söz yaratıcısına ve yaratıcı yeteneğe binlerce övgü ile bol ihsan ve görevde ilerlemeyi layık görmüş.
Meğer o zamanda nükte ve latifeye rağbet, nüktedan ve söz ustalarına ilgi varmış. Bir güzel nükte, bir makamın verilmesine sebep olurmuş. Bir şakacı, bir latife ile bir makam ve mertebeye ulaşırmış. Çağımızda binlerce nükte ve lâtife söylesen ve yüz cilt kitap ortaya koysan devlet ileri geleneklerinin biri duyup dinlemez, bunun karşılığında da ihsan ve teşvik gelir diye kulak asmaz.
Şiir:
Lutuf ve ihsan gerekir diye sözünü dikkatle dinleyip anlamaz.
Sözünü dinlemeye minnet eder bir kuru övgüye ilgi gösteremez.
Kısacası yukarda adı geçen beyler arasında şehnâme ve hamse üzerine çalışan, divan ve kitap sahibi biriydi. Şiirleri orta seviyededir.