(1553-1644)
XVI. yüzyılda biçim ve içeriğiyle sistemli bir yapıya kavuşan klasik anlayış, daha sonraki dönemlerde de temsilcilerini bularak devam eder. XVII. yüzyılda klasik tarzı, Bakî’nin eriştiği düzeyde sürdüren şairlerin başında Şeyhülislam Yahya gelir.
Yahya, Osmanlı kültür ve sanat hayatında önemli yeri olan bir ailenin çocuğudur. Babası Zekeriya Efendi, şeyhülislam makamına erişmiş bilginlerdendir. Meylî mahlasıyla şiirler söylemiştir. Yahya, aile çevresinde başladığı eğitimine, Abdülcebbarzade gibi devrin büyük bilginlerinden dersler alarak devam etmiştir. Genç yaşta müderris olarak Atik Ali Paşa, Haseki Sultan ve Sahn medreselerinde çalışmıştır. Sonra kadılık makamına yükselmiştir. Önce Halep (1595) ve bir yıl sonra Şam kadısı olmuştur. Mısır, Edirne ve Bursa'da kadılıklarda bulunmuş ve nihayet 1603 tarihinde İstanbul kadılığına getirilmiştir. Yaklaşık bir yıl sonra bu vazifesinden azledilerek aynı yıl içinde önce Anadolu ve ardından da 1604, 1609, 1617 tarihlerinde üç kere Rumeli kazaskerliği görevini üstlenmiştir.
1622 yılından itibaren üç kez şeyhülislamlık makamına atanmış, arada üç yıl süren kesinti sayılmazsa ölene kadar bu makamda kalmıştır (1644). Sultan IV. Murat’ın Revan ve Bağdat seferlerine katılmıştır.
Yahya, sadece şeyhülislam şairler arasında değil, bütün Osmanlı şiir geleneği içinde haklı bir şöhret sahibidir. Onun şiirine gösterilen ilginin en önemli sebebi, Bakî ile zirveye ulaşan biçim ve söyleyiş mükemmelliğine dayalı klasik tarzı ustaca sürdürmesi ve eskilerin rindane ve âşıkane diye nitelendirdikleri tarzın en uç örneklerini vererek hayatıyla eseri arasına bilerek mesafe koymasıdır. Özellikle gazellerinde dikkati çeken bu tutumunu Sakiname mesnevisi ile de pekiştirmiştir. Yahya’nın hayatıyla eseri arasına bilerek koyduğu mesafe şiirine ilgiyi artırmıştır.
Divan şiirinde ne söylendiği kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Yahya, tam söyleyiş ustasıdır. Eski şiirin hüner tarafına fazla itibar etmez. Bu bakımdan Nedîm, onu gazel tarzında Bakî’nin seviyesinde görür:
Olamaz amma gazelde Bâki vü Yahyâ gibi.
Nefî kaside alanında söz ustasıdır. Ancak gazelde Bakî ve Yahya Efendi gibisi olamaz.
Nedîm’in de işaret ettiği gibi Yahya, gazel şairidir. Gazellerindeki söyleyiş ve eda, sadelik Ziya Paşa’nın da dikkatini çekmiştir.
Bir sâdelik içre bin letâfet
Bir de Yahya, gazel söylemekte kendine özgü bir tarz yaratmıştır; sözü oldukça nazik söyler ve sadelik içinde binbir incelik vardır.
Kaynak: XVII. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, Ocak 2013.