Kaygusuz Abdal
Çün nefis çerisine duş oldum; ayık iken serhoş oldum; hoş-hâl iken kem-maâş oldum; doğru iken kallâş oldum; nihân iken fâş oldum. El-kıssa hâlıkın emri, ben kûzegâr balçığı gibi devrânın çarhı üzerine koyup dolap gibi döndürdü. Gâh beni kûze düzdü, gâh bozdu; gâh kâse düzdü. Gâh saraylarda kerpiç eyledi; gâh ayaklar altında hiç eyledi. Gâh gül eyledi; başa çıktım; gâh gil eyledi, hâke düştüm. Gâh halk içre azîz, gâh zelîl eyledi. Gâh insan, gâh hayvan eyledi.
Gâh nebât, gâh maden eyledi. Gâh yaprak, gâh toprak eyledi. Gâh pîr, gâh cuvan eyledi. Gâh şâh, gâh gedâ eyledi. Gâh biliş, gâh yad eyledi. Gâh günde yatdım, gâh hazineye batdım. Gâh kul olup satıldım; gâh dellâl olup satdım. Gâh oynayup urdum; gâh bilmeyüp utuldum.
Gâh mahkûm, gâh hâkim eyledi. Gâh bezzâz, gâh kazzâz, gâh attâr, gâh penbe atar hallâc eyledi. Gâh berber, gâh zerger eyledi. Gâh aşcı, gâh başcı eyledi.
Gâh temürci, gâh kömürci eyledi. Gâh beni şarka, garba iletdi. Gâh deryâda mâhî, gâh dağlarda âhû eyledi...