Blaise Pascal
Duygularıyla yargıya varmaya alışık olanlar, düşünce düzeninden hiçbir şey anlamazlar; her şeyi bir bakışta anlamak isterler. Onların, ilkeleri aramak alışkanlıkları yoktur. Ötekiler ise bunun tam karşıtı bir yöntemle düşünmeye alışık olanlar, duygu düzeninden hiçbir şey anlamazlar; ilkeleri arayayım derken, her şeyi bir bakışta göremezler.
***
Kendi kendini tanımak, gerçeği bulmaya yaramaz da, hiç değilse hayatı düzene koymaya yarar ve bundan daha akla uygun bir şey olamaz.
İnsanların söyledikleri sözlerde, bir çıkarları olmasa bile, asla yalan söylemedikleri yargısına varmamak gerekir. Öyle insanlar vardır ki sırf yalan söylemiş olmak için yalan söylerler.
Tabiat kendi kendini taklit eder: Bünye bakımından birbirlerinden ayrı olsalar da, verimli bir toprağa atılan bir tohum ürün verir; sağlam bir kafaya atılan bir ilke gelişir; sayılar da uzayı taklit ederler.
Can sıkıntısı: Sonsuz bir dinlenme halinde olmak, tutkusuz, işsiz, eğlencesiz, özensiz olmak kadar bir insan için dayanılmayan hiçbir şey yoktur. O zaman insan, kendi hiçliğini, terkedilmişliğini, yetmezliğini, bağlarının kopmuşluğunu, güçsüzlüğünü, boşluğunu duyar. Derhal ruhunun derinliklerinden can sıkıntısı, kaygı, üzüntü, keder, küskünlük, ümitsizlik çıkar.
İnsan açıkça düşünmek için yaratılmıştır; bütün özsaygısı ve değerliliği budur; bütün görevi de gereğince düşünmektir.