Erzurumlu Mustafa Darîr, XIV. yüzyılın ikinci yarısında manzum ve mensur eserleri ile Türk kültür hayatında önemli yeri olan bir şahsiyettir. Siyer tercümesinde Erzurumlu ve asıl adının Mustafa olduğunu belirtmiştir. Şair, doğuştan kör olduğu için şiirlerinde hem Darîr mahlasını hem de bu kelimenin Türkçedeki anlamı olan Gözsüz kelimesini kullanmıştır.
Erzurumlu Mustafa Darîr, kuvvetli hafızası sayesinde Arapça ve Farsçayı çok iyi öğrenmiş, İslamî ilimlerde de söz sahibi olarak kadılık payesi almıştır. 1377 yılında Mısır’a giden Darîr, Mısır hükümdarı Melik Mansur Ali İbni Şaban İbni Hüseyin’in meclislerinde bulunmuş ve geniş ilmi, ifadesinin gücü ve güzelliği sayesinde hükümdara yakınlık sağlamıştır. Darîr, Mısır’da Vâkıdî’nin (öl. 822-3) Şâm fetihlerini konu alan Fütûhu’ş-Şâm adlı eserini tercümeye başlamış ve bu eseri Halep’te 1392-3’te tamamlayarak Emir Çolpan’a sunmuştur.
Sîretü’n-Nebî’den sonra 1393 yılında Fütûhü’ş-Şâm’ı ve arkasından da Yüz Hadis Tercümesi adlı mensur eserlerini yazan Erzurumlu Mustafa Darîr’in bundan sonra hayatta olup olmadığı bilinmemektedir. Buradan hareketle onun XV. yüzyılın başlarında öldüğünü söylemek mümkündür.