dha.com.tr
TÜBİTAK Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Kırbıyık: Güneş 4.5 milyar yıl sonra dünyayı yok edecek
ANTALYA'daki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, 4.5 milyar yaşına ulaşan güneşin, 4.5 milyar yıl sonra Mars'a kadar Dünya'yı da içine alacak şekilde genişleyeceğini belirterek, "Kıyamet dedikleri bu olsa gerek" dedi.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü öğretim üyesi ve TUG Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, 21 Ağustos'ta gerçekleşecek Tam Güneş Tutulması nedeniyle, dünyanın hayat kaynağı güneşe ilişkin bilgiler verdi. 4.5 milyar yaşındaki güneşin dünyaya hayat veren gökcismi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halil Kırbıyık, “Güneş esasen ikinci kuşak bir yıldızdır. Bizim güneş sistemimiz oluşmadan önce burada başka bir yıldız varmış. O yıldız patlıyor ve sonucunda ortada bir atık kalıyor. Atıktan oluşan ikinci yıldız da güneş. Bu arada atığın diğer kısımlarından da dünyanın içinde olduğu gezegenler oluşuyor" diye konuştu.
'4.5 MİLYAR YIL DAHA GÜVENDEYİZ'
Tam Güneş Tutulması olayının 4.5 milyar yıldır olagelen bir şey olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kırbıyık şöyle devam etti:
“Çünkü güneş 4.5 milyar yıl yaşında. Biraz yaşlanmıştır ama tam da yaşlılığa geçmiş değil. Emekliliğine yakın sayılır ama yıldızların emekliliği milyarlarca yıl sürer. 4.5 milyar yıl daha güvendeyiz. Güneşimiz bu hayatiyetini sürdürecek ve bize de hayatiyet vermeye, yaşam kaynağımız olarak devam edecek. Ama 4.5 milyar yıl geçtikten sonra güneşin biraz genişlediğini göreceğiz. Mars'a kadar genişleyecek. Dünya da dahil Merkür, Venüs ve Mars'ı içine alacak. Sanıyorum kıyamet dediğimiz de budur, bilmiyorum. Genişleme yavaş olur. Güneş şu anda merkezinde hidrojen elementini yakıyor. Protonlar yakar, dört proton Güneş'in merkezinde çarpışıyor ve onlar helyum atomuna dönüşüyor ve bu aşamada da bir enerji açığa çıkıyor. Bize güneşten gelen ışık da o enerjidir."
'KIRMIZI DEV' OLACAK
Güneş'in merkezindeki yakıt kaynağı olan hidrojen atomunun belli bir yüzdesini yaktıktan sonra biteceğini anlatan Prof. Dr. Halil Kırbıyık şunları söyledi:
“Yani yakacağı odun kalmaz, hidrojen kalmaz. Orta merkezde helyum vardır ama sıcaklığı da o anda helyumu yakmaya yetmez. Bu kez güneş ortasına doğru çöker. Çökünce de o sıcaklık, enerji açığa çıkar tekrar. O sıcaklık artık 10 üzeri 8, yani 100 milyon dereceye ulaşır. 100 milyon derecede de helyum yanmaya başlar ve artık yakıtı helyum olur. Ortada helyum yanar, dışarıya doğru hidrojen katmanı yanar ve güneşin dış katmanları da bu arada genişler. Genişleyince astrofizikte 'kırmızı dev' olarak tabir ederiz, kırmızı dev olur bu ve hacmini genişletmesi demektir. Hacminin genişlemesi de Venüs'ü, Merkür'ü içine alması demektir."
'SONUNDA GÜNEŞ DE ÖLECEK'
Güneş atmosferinin genişlemesinin yavaş yavaş dünyayı da içine alacağı ve Mars'a kadar geleceğini söyleyen Prof. Dr. Kırbıyık, “Güneş tekrar hayatiyetini devam ettirecek ancak bu 4.5 milyar yıl gibi bir süre alacak ve sonrasında güneş de ölecektir. Güneş atmosferine girmesiyle dünyada da hayat bitecek. Bilim bunu söylüyor. 4.5 milyar yıl çok, biz yarı zamanı yani iyi zamandayız. Hesaplar böyle. Bizim alanımız güneş yıldız evrimi üzerinedir. Güneşin iyi zamanındayız."
ISINMA GÜNEŞ'İN YAŞIYLA DEĞİL, SERA GAZLARIYLA İLGİLİ
Dünyadaki son dönemde yaşanan hava sıcaklıklarındaki artışla güneşin yaşının ilgisi olmadığını belirten Prof. Dr. Kırbıyık şunları anlattı:
“Güneş'in özelliklerinde bir değişiklik yok. Bu atmosferdeki hareketlenmeler, değişikliklerle ilgili insanların yarattığı ve iklimsel yapıyı etkileyen ajanlarla ilgili bir durum. Özellikle güney yarımkürede atmosferde bir incelme gözlendiği uzun zamandır söylenir. Atmosferde incelme olunca güneşin ultraviyole yakıcı ışınları doğrudan yeryüzüne iner. Bu da herşeyi etkiler. Doktorlar 'yazın öğleyin güneş altında kalmayın, ultraviyole ışınlar kansere yol açar' der ya, oradan tutun da herşeyi etkiler."
Dünya atmosferinin incelmesinin nedeninin insanlığın ürettiği sera gazları olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kırbıyık açıklamasını şiyle tamamladı:
“Çoğaldıkça atmosferdeki ultraviyole ışınlardan koruyucu ozon tabakasını tahrip eder. Ozon tabakası tahrip edildiği için de incelir ve ultraviyole ışınlar aşağıya iner. İnince de tabi buharlaşmayı, yeşilliklerin kurumasını hızlandırır, insan sağlığını etkiler. Yani güneşteki değişikliklerden ziyade, güneşin yakıcı etkisinin direkt dünya yüzeyine atmosfer ince olduğundan gelmesidir."