Moliere
Harpagon adındaki cimri, oğlu Cleante ve kızı Elise ile yaşamaktadır. Napolili genç Valere, Elise’i bir deniz kazasından kurtarmış, onu sevdiği için Harpagon’un evine vekilharç olarak girmiştir. Cleante, Mariane adlı genç kızla evlenmek istemektedir.
Gençler evlenemeyecekleri; Harpagon da bahçede gömülü altınlarının çalınacağı korkusu içindedirler...
Harpagon, uşağı Fleche’i, kuşkulandığı için kovar; kendisinin Mariane ile evleneceğini; oğlunu dul bir kadınla, kızını da Anselme adlı varlıklı bir yaşlı ile evlendireceğini, açıklar. Elise, bu evlenmeye razı olmamaktadır.
Cleante da, Mariane’la evlenmek için para araştırmaktayken, babasının kendisine yüksek faiz ve birtakım işe yaramaz eşyaları satın alma koşuluyla para vermek istediğini öğrenir. Onunla yüzleşir; tartışırlar. Harpagon oğlunu kovar; kendisinden para sızdırmak isteyen Frosine adlı bir düzenci kadını da aldatmayı başarır.
Üçüncü perdede, Harpagon, evlenmeyi düşündüğü Mariane’a ve kızını evlendireceği Anselme’e bir akşam yemeği verecektir.
Sahne 1
Harpagon: Hadi, hepiniz buraya gelin de size akşam için emirlerimi vereyim, her birinizin yapacağınız işi söyleyeyim. Yaklaş bakalım, Claude kadın, evvela senden başlayayım. (Kadının elinde süpürge vardır.) Ala, işte silah elde, hazırsın. Her yanı temizlemek işini sana veriyorum; ama dikkatli ol, mobilyaları öyle pek hızlı ovuşturma eskitirsin. Bundan başka, sofrada şişelere nezaret işi de sana ait olacak, bir tanesi kaybolur veya bir şey kırılırsa hesabını senden sorarım, parasını aylığından keserim.
Jacques Usta: Böyle cezalar pek işine gelir.
Harpagon: Hadi bakalım. Sen, Brindavoine, bir de sen Merluche; bardakları yıkayıp şarap doldurma işine de ikiniz bakacaksınız, ama yalnız susayanlara vereceksiniz ha, yoksa birtakım münasebetsiz uşakların yaptığı gibi adamın bardağını doldurup hiç aklında yokken içmeyi hatırlatmaya kalkışayım demeyin. Bekleyin de sizden birkaç kere istesinler, hele sofraya bol bol su getirmeyi hiç unutmayın.
Jacques Usta: Evet, susuz şarap başa vurur.
La Merluche: Önlüklerimizi çıkaracak mıyız, efendim?
Harpagon: Evet, misafirler gelmeye başladığı zaman; elbiselerinizi kollayın ha, berbat etmeyin.
Brindavoine: Efendim, ceketimin ön tarafında koskoca bir lamba yağı lekesi vardır, bilirsiniz.
Harpagon: Yeter. Dikkatli davranır, arkanı duvardan yana, yüzünü de hep böyle sofradakilere çevirirsin. Sen de hizmet ederken şapkanı hep şöyle tutarsın. (Harpagon, Brindavoine’ye yağ lekesini nasıl saklayacağını göstermek için şapkasını ceketinin önünde tutar.) Sana gelince, kızım, sofradan kaldırılacak artıklara göz kulak olur, hiçbir şeyin çarçur olmamasına dikkat edersin. Böyle işler kızlara pek yaraşır. Ondan önce de nişanlını iyi karşılamaya bak, seni ziyarete gelecek, beraberce panayıra gideceksiniz. İşitiyor musun?
Elise: Evet, baba.
Harpagon: Sen de çıtkırıldım oğlum, büyüklüğün şanındandır, deminki kepazeliğini affediyorum ama, sakın kıza surat asmaya falan kalkma, emi?
Cleante: Ben mi, baba? Surat asmak mı? Ne diye surat asayım?
Harpagon: Ne diye olacak? Babaları yeniden evlenen evlatların ne türlü davrandıklarını, üvey anaya ne gözle bakmak adetinde olduklarını biliriz. Ama şu zevzekliğini unutmamı istiyorsan, aklında olsun, kıza güler yüz göster, elinden geldiği kadar iyi karşıla onu.
Cleante: Vallahi, doğrusunu ister misiniz, baba, onun üvey annem oluşuna sevineceğim diyemem, yalan söylemiş olurum; ama onu iyi karşılamaya, kendisine güler yüz göstermeye gelince, bu hususta dediklerinizi harfi harfine yerine getireceğimi vaadedebilirim.
Harpagon: Bari buna dikkat et de.
Cleante: Hiç berak etmeyin, istediğinizden alasını yapacağım.
Jacques Usta: Efendim, arabacınızla mı konuşmak istiyorsunuz, yoksa aşçınızla mı? İkisi de benim.
Harpagon: İkisiyle de...
Jacques Usta: İyi ama, ilk önce hangisiyle?
Harpagon: Aşçı ile.
Jacques Usta: Lütfen biraz bekleyin. (Sırtından arabacı kaputunu çıkarır, aşçı kılığıyla görünür.)
Harpagon: Bu merasim de ne oluyor, yahu?
Jacques Usta: Buyurun, sizi dinliyorum.
Harpagon: Jacques Usta, bu akşam yemeğe misafirler davet ettim.
Jacques Usta: Hangi dağda kurt öldü?
Harpagon: Söyle bakayım, bize güzel yemek pişirecek misin?
Jacques Usta: Neden pişirmeyelim? Siz yalnız paradan haber verin.
Harpagon: Al sana... Gene para! Başka bir şey bilmezler ki, zaten: “Para, para, para...” para aşağı, para yukarı. Dillerine pelesenk etmişler bunu!
Valere: Münasebetsizlik olursa bu kadar olur. Bol para ile güzel yemekleri pişirmek de sanki marifetmiş gibi, yahu onu babam da bilir; ben usta diye az para ile sofra donatmasını bilene derim.
Jacques Usta: Az para ile sofra donatmak mı?
Valere: Ne sandın ya?
....
Valere: Yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı.
Harpagon: Ya! Duydun mu? Hangi büyük adam söylemiş onu?
Valere: Adı hatırımdan çıkmış.
Harpagon: Unutma da yaz bana bunu; yemek odasının ocağı üstüne altın yaldızla yazdıracağım.
Biraz sonra akşam yemeğine gelen Mariane, hiç beğenmediğin Harpagon’un, sevdiği Cleante’ın babası olduğunu öğrenir. Harpagon da oğluyla Mariane arasındaki bağı anlayarak onu yeniden kovar. Bu arada birçok düzenler kurulmuştur. Uşak Fleche, Harpagon’un bahçede gömülü çekmecesini çalmış, bundan Cleante’ı haberdar etmiştir. Az sonra soyulduğunu anlayan Harpagon aşağıdaki monoloğu söylemeye başlar:
Sahne VII
Harpagon (Bahçeden imdat çağırarak şapkasız gelir.): Hırsız var! Hırsız var! Katil var! Yangın var! Allah’ım sen yetiş! Mahvoldum. Boğazladılar beni, paramı çaldılar. Kim çaldı? Nereye kaçtı? Ne oldu? Nerede saklanıyor? Nasıl bulayım onu? Nereye koşayım, nereye koşmayayım? Şurada olmasın? Burada olmasın? Hırsız kim? Dur. Haydut, ver paramı... (kendi kolunu tutmuştur.) Ay benmişim! Zihnim altüst olmuş, neredeyim, kimim, ne yapıyorum, farkında değilim. Ah! Paracıklarım! Benim canım, ciğerim! Seni elimden aldılar; seni kaybettim, mesnedim, tesellim, saadetim elden gitti. Artık işim bitti benim, bu dünyada fazlayım ben artık; sensiz nasıl yaşarım ben? Bitti, artık dayanamıyorum, ölüyorum, öldüm gömdüler beni, Allah rızası için beni diriltecek kimse yok mu? Bana paramı versin, yahut kimin çaldığını bildirsin. Ha? Ne dedin? Kimseler yokmuş. Beni soyan her kim ise zamanını iyi hesaplamış; tam o oğlum olacak alçakla konuştuğum sırada işini görmüş. Gideyim polis çağırayım, bütün ev halkını işkenceye koydurayım. Hepsini sorguya çektireyim: Hizmetçileri, uşakları, oğlumu, kızımı, kendimi bile! Aman ne çok adam toplanmış buraya. Gözüm hangisine gitse içime bir şüphe düşüyor, hangisine baksam işte beni soyan diyorum. Ha! Ne konuşuyorlar bunlar bakayım? Paramı çalandan mı bahsediyorlar? Nedir o yukarıdaki gürültü? Hırsız orada mı yoksa? Ne olursunuz beni soyanı gören, bilen varsa Allah rızası için söyleyin, aranızda saklanmış olmasın sakın? Hepsi bana bakıp bakıp gülüyorlar. Göreceksiniz bu hırsızlıkta hepsinin parmağı var. Çabuk, komiserler, zaptiyeler, çavuşlar, yargıçlar, bukağılar, zincirler, darağaçları, cellatlar çabuk yetişsinler. Herkesi astıracağım, gene paramı bulamazsam kendimi de asacağım.
Son perdede soruşturma için gelen komisere, Jacques Usta, dayak yediği Valere’den öç almak için, çekmeceyi onun çaldığını söyler. Valere sorgusu sırasında Ellise’le olan ilgisini açıklar. Bu sırada Anselme’in gelmesiyle de, Valere ile Marianne’ın, Anselme’in çocukları olduğu ortaya çıkar.
Sonunda, Valere’in Elise’le; Cleante’ın da Mariane’la evlenmeleri koşulu ileri sürülerek Harpagon’a çekmecesi geri verilir.