Kaynak: Güngör Dilmen, 1982, s. 13-14.
DUMRUL- Beklediğiniz köprüyü kurdum işte.
BİR KÖYLÜ- Beklediğimiz köprüyü mü?
DUMRUL- Sağlam sağlam karşıya geçersiniz şimdi. (Uzaktaki köylülere bağırır) Gelin erenler böyle gelin. Sakın ola, Dumrul’un köprüsü dururken başka yerden geçmeyin. (Dışarı koşar, bir iki köylüyü zorla çevirip getirir.)
I.KÖYLÜ- Niye bizi yolumuzdan çeviriyorsun, yiğidim?
DUMRUL- Köprüden geçeceksiniz.
II.KÖYLÜ- Niye geçecekmişiz köprüden?
DUMRUL- A a, sorduğu şeye bak. Köprüden niye geçilir?
III.KÖYLÜ- Arada çay, ırmak vardır, o zaman geçilir köprüden.
DUMRUL- Köprüyü buldular, çay ırmak ararlar.
IV.KÖYLÜ- Biri olmazsa öbürü neye yarar?
DUMRUL- Bre bu benim köprüm köprü değil midir?
II.KÖYLÜ- Köprü olmasına köprü ama.
DUMRUL- Ama?
IV.KÖYLÜ- Geçilmezse de olur.
DUMRUL- Nasıl geçersiniz karşı kıyıya?
IV.KÖYLÜ- Dümdüz yürüyüp.
DUMRUL- Köylü aklı işte.
IV.KÖYLÜ- Köylü aklı möylü aklı.
DUMRUL- Köprüme güvenmiyorsunuz demek?
III.KÖYLÜ- Güvenip güvenmeme sorunu değil.
DUMRUL- Tehlikelidir diyorsun.
III.KÖYLÜ- Gereksiz diyorum yalnızca.
DUMRUL- Köprünün ayakları göçer, sulara kaynar boğulurum diyorsun.
II.KÖYLÜ- Boğulma tehlikesi hiç yok.
DUMRUL- İsteyen geçer, istemeyen geçmez.
I.KÖYLÜ- Değil mi ya.
DUMRUL- Geçenler otuz akça, geçmeyenler tam kırk akça.
I.KÖYLÜ- Şimdi ayağımız suya erdi.
DUMRUL- Ne demek yani?
I.KÖYLÜ- Bizi haraca kesiyorsun.