Kaynak: İstanbul’un Kitabı Fatih, Fatih Belediye Başkanlığı, Kültür Yayınları.
III. Osman, Osmanlı tarihinin en ilginç padişahlarından biridir. Kendisi 58 yaşında tahta çıkmış ve bu sebeple de Şimşirlik dairesinde en uzun süre kafes hayatı yaşayan şehzade olarak tanınmıştır. Yine aynı padişah sıklıkla yaptığı sadrazam değişiklikleri ile de bilinir. 3 yıllık saltanatı süresince 6 sadrazam değiştirmiş, bunlardan bazıları da Bıyıklı Ali Paşa örneğinde olduğu gibi görevlerinin sonunda idam olunmuşlardır. Sultanın son sadrazamı Koca Ragıp Paşa ise III. Mustafa devrine damgasını vuracak çok önemli bir devlet adamıdır.
III. Osman’ı ilginç kılan bir diğer özelliği ise I. Mahmut’un başlattığı ancak ömrünün tamamlamaya yetmediği işleri bitirmesi ve bunları kendine mal etmesidir. İlk olarak 18. yüzyıl İstanbul’unun en görkemli külliyelerinden biri olan Nuruosmaniye yapı kompleksinin bitmemiş bazı parçalarını tamamlatmış ve devrin şeyhülislamından aldığı bir fetva ile de külliyeyi kendi namına çevirtmiştir. Bu sebeple ilk zamanlar “Osmaniye” diye anılan külliye, zamanla “Nuruosmaniye” olarak adlandırılır olmuştur.
Sultan I. Mahmut, caminin Cağaloğlu tarafında kendi adına bir de türbe yaptırtmıştı. Lakin III. Osman burayı kendi ebedî istirahatgâhı için düşünmüş ve ağabeyini Yeni Cami’nin arkasındaki Hatice Turhan Sultan Türbesi’ne defnettirmiştir. İktidarının ikinci yılında vefat eden annesi Şehsuvar Valide Sultanı Nuruosmaniye’deki türbeye gömdürmesi de bu niyetini açıkça göz önüne serer. Ancak türbe, III. Osman’a da nasip olmayacak, kendisinden sonra tahta çıkan III. Mustafa, selefi olan III. Osman’ı da Yeni Cami arkasındaki türbeye defnettirecektir. Hasılı külliyenin türbesinde hiçbir padişah yatmamaktadır.
Son olarak III. Osman, ağabeyi I. Mahmut’un kitaplarına da sahip çıkmıştır. I. Mahmut, Ayasofya ve Fatih camilerinde birer kütüphane tesis etmiş, ancak asıl ihtişamlı kitaplığı kendisi için tasarladığı külliye için saklamıştı. Bunun için hayatının son demlerinde pek çok nadide yazma toplamış, hatta bunlara kendi vakıf mührünü dahi vurdurmuştu. Ancak yerine geçen III. Osman bu mühürleri silmek veya üzerine kâğıt yapıştırtarak örtmek yoluna gitmiştir. Lakin silinen ya da üzerine kâğıt yapıştırılan yazmalar ışığa tutulduğunda, I. Mahmut’un mührü hâlen görülebilmektedir.