Mısır firavunları Merneptah (ya da Merentah: MÖ 1213-1203) ile III. Ramses'in (MÖ 1183-1152) hükümdarlıkları dönemine ait yazıtlarda, Balkan kökenli büyük ve zincirleme göç hareketinin Mısır'a saldıran uzantılarından "Deniz Halkları" olarak söz edildi. Bu nedenle günümüzde bazı tarihçiler "Ege Göçleri" olarak tanımlanan olaylarla gelen söz konusu istilacıları "Deniz Halkları (veya Kavimleri)" adıyla anarlar.
Troya Savaşı'nı zaferle sonuçlandıran Akaların Anadolu'daki uzantıları, Anadolu'nun krallık ve halkları, demir silahları olan bu istilacı kavimler karşısında başarılı olamayarak yerleşim birimlerini terk edip bu büyük göç dalgasının bir parçası oldular. Zira sözünü etmiş olduğumuz iki Mısır firavununa ait olan kahramanlık yazıtlarında köken itibariyle Yunanistan ve Anadolulu oldukları bilinen Lukkalar (Likyalılar), Ekveşler (Akalar), Teresler (Turşa=Etrüskler) ile Kode (Kizzuwatna) ve Arzova (Arzawa) gibi halkların adları sayıldı. Daha sonra Lidya adıyla anılacak olan bölgede yaşayanların da Mısır'a kadar ulaşan bu göç hareketinde yer almış olduğunun kanıtı, Mısır firavunu III. Ramses'in Medinet Habu'daki kahramanlık yazıtında Arzova'dan da söz edilmiş olmasından anlaşılmaktadır.
Ege Göçlerinin ardından Anadolu'da ve Yunanistan da dâhil hemen hemen tüm orta ve doğu Akdeniz ile Önasya'da iki yüz ile dört yüz yıl arasında değişen bir zaman dilimi içinde Karanlık Çağ yaşandı. Zira bu göçlerden sonra söz konusu büyük coğrafyanın siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı asla eskisi gibi olmadı. Anadolu'da Hititler ile onların hâkimiyeti altında bulunan halklar ya da bağımlı krallıklar arkeolojik araştırmaların onları keşfetmiş olduğu on dokuzuncu yüzyıla kadar sanki hiç yaşamamışlar gibi unutuldular. Çünkü Hititlerin konuştuğu dil ve bu dilin uyarlandığı Hititçe çivi yazısı bir daha kullanılmadı. Aşşuva (Asya), Lukka (Likya), Kargişa (Karya), Milavanda (Miletus) ve Apaşa (Ephesos) gibi eşleştirilmeleri tartışmalı olan MÖ ikinci binyıla ait Anadolulu yer adları dışındakiler kullanılmamış, bazılarının yerini tamamen yeni olan adlar almıştır. Bu arada Ege göçlerinin bir parçası olarak Mısır'a saldıranlar arasında yer alanların bir grubu, deniz yoluyla İtalya yarımadasına gidip oraya yerleşen Etrüsklerdi.
Eski Yunanlıların Tyrrhenler/ Tyrsenler, Latinlerin (Romalıların) Etrüskler adıyla tanıdıkları bu halkın Lidya'dan ayrılıp İtalya'ya gidişi, günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce yaşamış olan Bodrumlu (Halikarnassos) tarihçi Herodotos tarafından anlatıldı. Lidya-Etrüsk ilişkisiyle ilgili olarak Herodotos'un satırlarına yansıyan efsanevi nitelikli bu bilgiler, Mısır firavunlarının kahramanlık yazıtlarında sözü edilen Turşalar (Tyrrhen/Tyrsen/Etrüsk) ile ilgili gerçeğin sözlü gelenekte muhafaza edilebilmiş olan izleri olabilir. Eğer öyleyse İtalya'ya gidip yerleşen Etrüskler, MÖ ikinci binyıl Batı Anadolu halklarından olabilirler, ancak Lidyalılarla akraba değildiler. Zira Lidyalıların dilleri Hind-Avrupa dil ailesinden, Etrüsklerin dilleri ise bu aileden değildir.
Konusu MÖ on ikinci yüzyıl başlarına tarihlenen Troya Savaşıyla ilgili olan Homeros'un İlyada ve Odysseia destanları, yazıya geçirilmiş olduğu sekizinci yüzyıla kadar sözlü gelenekte oluşturulmuş ve yaşatılmıştı. Bu nedenle Karanlık Çağın izleri de bu destanlara yansıdı. Ancak destanlarda Lidya adından hiç söz edilmez. Fakat İlyada destanında daha sonra Lidya (Lydia) adıyla anılacak olan bölgede Maionların yaşadığından ve onlar tarafından meskun olan bölgeye de Maionia denildiğinden söz edilir. Anlaşılan onlar, Ege göçleri çerçevesinde kendilerine akraba olan Frigler ve diğer Thrak (Trakya) kabileleri gibi daha sonra Lidya adıyla anılacak olan bölgenin MÖ ikinci binyıl sakinlerinin boşalttığı yerlere yerleştiler. Zira Maion ve Maionia adlarının Thraklarla ilişkili olduğu bilinmektedir.
Lidya'daki krallığın Friglerle yaklaşık olarak aynı zamanda tarih sahnesine çıkmış olması ile iki toplumda da anıtsal mezar olarak tümülüslerin varlığı Lidlerin (Lidyalıların) Thrak kökenli olduğuna işaret eder. Amasyalı coğrafya yazarı Strabon'un aktarmış olduğu bilgiler ile Herodotos'un aktardığı bir bilgi de bu olasılığı desteklemektedir. İlkine göre Lidyalılar da Mysyalılar ve Frigler gibi Thrak kökenlidirler. İkincisine göre Mysialılar Lidyalılarla kardeş uluslardı. Bunlardan ilki, yani Mysialılar Strabon'a göre Thrak kökenli idi. Tüm bunlardan Homeros destanlarında Maionia olarak sözü edilen bölgenin sakinleri ile Lidyalılar arasında etnik anlamda bir fark olmadığı anlaşılmaktadır. O halde Lidyalılar da Maionlar ve Friglerle birlikte MÖ on ikinci yüzyılda Ege Göçleri çerçevesinde Anadolu'ya gelen ve daha sonra kendi adlarıyla anılacak olan bölgeye yerleşen bir Thrak kabilesiydi. Anlaşılan onların adı, karanlık Çağ sonlarına kadar bölgede daha etkili olan Thrak kabilesi Maionlar tarafından gölgelendi. Fakat MÖ sekizinci yüzyılda Lidler (Lidyalılar) Maionlardan daha güçlüydüler ve Maionlar Lidlerin giderek artan gücüne boyun eğmek zorunda kaldı. Maionların yaşadığı topraklar Hellenistik ve Roma döneminde adlarıyla (Maionia) yaşamaya devam etti.