Köymen 1972, Turan 2010.
Sultan- “Dostluk kurmak üzere sana Halife’nin elçilerini gördermedim mi? Ama sen dostluktan kaçındın. Sana düşmanlarımın geri verilmesi için (Erbasgan’ı kastediyor) Afşin’i göndermedim mi? Fakat sen “Para sarfettim, büyük bir ordu topladım, buralara kadar geldim, aradığımı yakaladım. Ülkeme yapılanları İslâm ülkelerine yapmadıkça nasıl dönerim?” dedin. Serkeşliğinin sonunu beğendin mi?”
İmparator- “Ülkelerini almak için türlü kavimlerden ordu topladım, paralar sarfettim. Memleketim ve kaderim senin elindedir. Bu hâlimle (Ayaklarındaki zincir ve esirlik alâmeti olarak boynuna takılan lâleyi kastederek) önündeyim. Nasihâti ve azarlamayı bırakıp ne istiyorsan onu yap”
Sultan- “Zaferi sen kazansaydın bana ne yapardın?”
İmparator- “Sen böyle benim veya adamlarımın lütfuna terkedilmiş olsaydın, senin başını kesmelerini veya bir darağacına asmalarını emrederdim”
Sultan- (Kendi kendine) “Vallahi doğru söyledi. Başka türlü konuşsaydı yalan söylemiş olurdu. Bu adam akıllı ve mert birisi. Bu sebeple öldürülmesi doğru değildir. (Sonra yüksek sesle) Sana ne yapacağımı sanıyorsun?”
İmparator- “Üç ihtimal vardır. Birincisi beni öldürtürsün ama bu kasap işidir. İkincisi beni ülkende teşhir edersin, bu da sarraf işidir. Üçüncüsünü ise mümkün olmadığından söylemeye gerek yoktur”
Sultan- “O nedir?”
İmparator- “Affedilmem, sunacağım paraları kabul etmen, aramızda dostluk kurulması, beni kumandanlarından birisi ve Rum’da bir nâibin olarak ülkeme iade etmen. Zira beni öldürmenin bir faydası olmaz çünkü benim yerime bir başkasını getirirler”.
Sultan- “Ben Allah’a, savaşı kazanırsam sana iyi davranacağıma dair yemin etmiştim. Allah iyi düşünenlerin duasını kabul eder. Bu sebeple hakkında aftan başka bir şey düşünmedim, kendini satın al”.
İmparator- “Sultan ne istediğini söylesin.”
Sultan- “10.000.000 dinar”
İmparator- “Hayatımı bağışlamakla benden bütün Rum ülkesini istesen de haklısın. Lâkin başlarına geçtiğimden beri ordular sevk etmek savaşlar yapmak için Rum’un paralarını sarf ettim, mallarını müsadere ettim, halkımı fakir düşürdüm.”
Bundan sonra kankardeşi olan iki hükümdar, aralarında anlaşma yaptılar.