Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapanmasının üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçtikten sonra Menemen ilçesinde çıkan bir olay dikkatleri yeniden toplumdaki din anlayışının istismara açık durumuna çevirmiştir. Manisa’da bir müddet faaliyet gösterdikten sonra 23 Aralık sabahı erkenden Menemen Çarşı Camiine gelerek mehdi olduğu iddiasıyla cami cemaatine propaganda yapan derviş Mehmet ve adamları şeriat ilan edeceklerini belirterek halkı kendilerine katılmaya zorlamışlardır. Kısmen merak ederek bekleşen, kısmen de silahla tehdit ederek etraflarına topladıkları kalabalığı yeterli gördüklerinde belediye meydanına çıkarak yeşil bayrak açıp “şeriat” ilan etmeye kalkışmışlardı. Gelişmelerin duyulması üzerine ilk olarak Menemen’deki 43. Piyade Alayı kumandanlığında görevli öğretmen yedek subay Mustafa Fehmi (Kubilay) isyancılara engel olmaya çalışmıştır. Ancak yeterli askerî hazırlık yapmadan olay yerine gittiğinde yaptığı uyarıları dinlemeyen asilerin kurbanı olmuştur. İçtikleri esrarın tesiriyle kendilerine kurşun işlemeyeceğini iddia eden asilerin açtığı ateşle yaralanan ve yanındaki iki mahalle bekçisi ile birlikte öldürülen Kubilay, Cumhuriyet inkılabının ilk şehidi olmuştur. Daha sonra üzerlerine gönderilen askerî birlikler asilerin hepsini etkisiz hâle getirmişlerdir.
Olayı Kubilay’ın şahsında cumhuriyete karşı girişilen bir suikast olarak gören devlet yönetimi en üst düzeyde meseleyi ele almıştır. Ayaklanma hakkında derhal adli kovuşturma başlatılarak arka planda neler olduğunun ortaya çıkarılabilmesi için çalışmalar yapılmıştır. 31 Aralık 1930 tarihli hükûmet kararıyla Menemen ile Aydın ve Balıkesir’in merkez kazalarında sıkıyönetim ilan edilmiştir. II. Ordu kumandanı Fahrettin Altay’ın sıkıyönetim komutanlığına getirilmesinin ardından I.Kolordu kumandan vekili Mustafa Muğlalı da Divan-ı Harp reisliğine atanmıştır.
Olaya müdahil olanların yargılanması için kurulan askerî mahkemenin çalışmaları üç hafta kadar sürmüştür. Mahkeme kayıtlarında planlı bir başkaldırı hareketi olduğu ortaya konan Menemen olayının neticesinde 27 sanık beraat etmiş, 41 suçluya çeşitli sürelerde hapis ve 36 suçluya idam cezası verilmiş, bunların da 34’ü Meclisçe onanarak infaz edilmiştir. Hükûmetin, arkasında dinî, siyasî veya sosyal tahrikler ve iş birlikçiler olup olmadığı konusunda titiz incelemeler yaptığı bu olay halkın henüz kolaylıkla istismar edilebilecek durumda olduğunu gösterdiği gibi, eski rejim yanlılarının da hâlâ aktif olduğuna dikkat çekmiştir. Bu olay cumhuriyetin ilanından beri hızla yürütülen, insanları bir hanedana kul olmaktan cumhuriyete vatandaş olarak yetiştirmeye yönelik çalışmaları yeni bir ruh ve heyecanla artırarak ve hızlandırarak devam ettirmek gereğini ortaya koymuştur. Bu olaydan sonra cumhuriyeti halka daha etraflı ve doğrudan anlatmak çabası içine girilmiştir.