Şeyh Sait isyanından sonra yeni devleti uğraştıran diğer bir önemli olay Atatürk’e suikast girişimi olmuştur. Gerek şahsi çekememezlik, kin ve haset gerekse siyasi fikir ayrılıkları dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa’ya karşı olanlar siyasi mücadele yoluyla çalışmalarına engel olamayınca işi suikasta kadar götürmüşlerdi. Birinci TBMM’de Rize Milletvekili Ziya Hurşit’in cumhuriyetin ilanından sonraki gelişmeler karşısında Meclis’teki muhalefeti yetersiz ve pasif bularak Atatürk’ü ortadan kaldırmaya kalkışması olayına ittihatçı kökenli eski milletvekillerinin de bir ölçüde karışması bunun uzun süreli bir hesaplaşma teşebbüsü olduğunu düşündürtmektedir. Hazırlık aşamasında bir vesile ile gelişmelerden Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası yöneticilerinin haberdar olması girişimi erteletmiştir. Ancak çoğu Atatürk’ün Millî Mücadele dönemindeki yakın çalışma arkadaşları olan bu şahsiyetlerin olayı ciddiye almadıkları gerekçesiyle resmî makamları haberdar etmemeleri onların da olaya dahil oldukları şeklinde yorumlanacaktı.
Nihayet suikastçılar 14 Haziran 1926’da Atatürk’ün İzmir’i ziyareti sırasında saldırmaya karar vermişler, yer olarak Atatürk’ün arabasının yavaşlayacağı Kemeraltı’nı seçmişlerdi. Saldırıyı gerçekleştirdikten sonra limanda hazır tutulan bir motorla Sakız Adası’na geçmeyi planladıkları anlaşılmıştır. Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi adında üç tetikçiyi ayarladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın gelişini beklemeye başlamışlardı. Ancak O’nun gelişini bir gün ertelemesi üzerine teşebbüsün haber alındığından endişe ederek hiç olmazsa kendini kurtarmak isteyen motorcu Giritli Şevki durumu İzmir Valiliğine haber vermiştir. Saklandıkları yerde yakalanan suikastçılardan Ziya Hurşit her şeyi itiraf ederek suçunu kabullenmiştir. Olayı soruşturan İstiklal Mahkemesinin Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının ileri gelen yöneticilerini de tutuklaması Başbakan İsmet Paşa’nın devreye girmesine yol açmıştır. Yapılan duruşmalarda parti yöneticilerinin suçsuzluğu anlaşılmış, sadece yurt dışında olan Rauf Bey, gıyabında cezalandırılmıştır. Mahkeme, ittihatçı ileri gelenlerden Cavit, Dr. Nazım Kara Kemal, Nail ve Hilmi Beylerin yanı sıra eski milletvekillerinden Şükrü, Halis Turgut, İsmail Canbolat, Rüştü, Ziya Hurşit, Hafız Mehmet, Sarı Efe Edip, Albay Arif’in yanı sıra askerlikten emekli Çopur Hilmi, Rasim, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, eski Ankara valisi Abdulkadir Beyleri ölüm cezasına çarptırmıştır.
Atatürk, suikast teşebbüsünün ortaya çıkarılması üzerine karşıtlarının kendi şahsında aslında Cumhuriyete karşı olduklarına dikkat çekerek Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşayacağını bütün dünyaya ilan etmiştir.