Bizans Tarihi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2298, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1295, Eskişehir, 2013.
Bizans
Günümüzde Bizans diye adlandırılan devlet kendisi için bu kavramı kullanmamıştır. Bizim Bizans olarak isimlendirdiğimiz devlet ve kişiler kendileri için Romalı tabirini kullanmışlardır. Çünkü gerçekte Bizans, Doğu Roma Devleti idi. Hatta 6. yüzyıla kadar içinde Roma şehrinin de yer aldığı Batı Avrupa bölümü Cermen kabileleri tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen Bizans, devlet düşüncesi olarak buraları dahi Roma Devletinin bir parçası olarak görüyordu. Bundan dolayı Roma’nın devamı olarak algıladıkları için kendilerini Romi yani Romalı olarak görüyorlardı. İstanbul şehrinin 330 yılında inşa edildiği şimdiki Sarayburnu civarında bulunan eski Antik Yunan kolonisi Bizantion olarak adlandırılıyordu. Çok sık olmamakla birlikte devletin başkenti İstanbul içinde zaman zaman Bizantion tabiri kullanılıyordu. İstanbul’da yaşayanlar da yine nadir olmakla birlikte İstanbullu manasında Bizantios olarak ifade edilebiliyordu. Dolayısıyla Bizans tabiri sadece coğrafi bir bölgeyi işaret etmek ve İstanbul’da yaşayanları göstermek için kullanılmış bir tabirdir. Ancak 1453 yılında İstanbul’un fethi ile Doğu Roma Devleti, tarihin bir konusu haline geldiği zaman bu devletin nasıl adlandırılacağı sorunu yaşandı. Tarihçiler, Roma dedikleri zaman M.Ö. 7. yüzyılda Roma şehri ve çevresinde kurulan devlet akla geliyordu. Batı Roma daha çok Roma’nın devamı olarak algılanıyordu. 7. yüzyıldan itibaren Roma ve Batı Roma İmparatorluğu’ndan pek çok şey taşımakla birlikte kendine özgü bir sistem oluşturan Doğu Roma İmparatorluğu’nun diğerleriyle karışmaması için 16. yüzyıldan itibaren Bizans tabiri kullanılmaya başladı. 1557 yılında Corpus Historiae Byzantinae adlı seriyi başlatan Alman tarihçi Hieronymus Wolf, Bizans tabirini Doğu Roma İmparatorluğu için kullanarak bu tabiri bilim dünyasına yerleştirdi. Doğu Roma İmparatorluğu’nun sakinleri için Bizantinus teriminin kullanıulması ise ancak Rönesans döneminde Avrupa’da kullanılmaya başlandı. (Mango, 2008, s. 9)
Rum
Devletin yıkılışından sonra tarihçiler tarafından Bizans olarak isimlendirilen Doğu Roma İmparatorluğu, resmî dilinin Latince olduğu 7. yüzyıla kadar kendini Roma İmparatorluğu manasında Imperium Romanum şeklinde adlandırıyordu. İmparatorluğunun resmî dilinin 7. yüzyıldan sonra Yunancaya dönüşmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğu kendini Vasilia ton Romeon yani Roma İmparatorluğu olarak isimlendirdi. Bu imparatorlukta yaşayanlar da kendilerini Romalı anlamında Romi, ülkelerini de Romalıların yaşadığı topraklar manasında Romania olarak adlandırdılar. İslam Dünyası’nda ise Romalılar için Rûm kelimesinin kullanımına Kuran-ı Kerim’de rastlanır. Rum suresinin ikinci ayetinde Rum sözcüğü geçer ve sureye adını verir. Arap kaynaklarında Bizans imparatorlarının sıfatı için Meliku’r-Rûm, ‘Azîmu’r-Rûm, Akdeniz’i ifade etmek için Bahru’r-Rûm ve Bizans ülkesini anlatmak içinde Bilâdü’r-Rûm veya Arzu’r-Rûm, tamlamalarının kullanıldığı görülür (Demirkent 1998, s. 212). Türk Dünyasında ise Bizans’tan bahseden ilk yazılı kaynak Göktürk yazıtlarıdır. Burada geçen Apurum kelimesi tartışmalı olmakla birlikte Yunanca -den/-dan eki olan apo edatı ile Roma kelimesinin telaffuzu olan Rum kelimesi birleşerek Bizans’tan (Apurum) gelen elçiler için kullanılmıştır (Ögel, 1945, s. 63-87). Selçuklular ve Osmanlılar da Arapların kullandığı Rûm kelimesini benimsemiştir. Selçuklular, daha önce Doğu Roma’nın sahip olduğu Anadolu için Diyâr-ı Rûm tamlamasını kullanırlarken Osmanlılar da Balkan toprakları için Rumeli sözcüğünü kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmed de İstanbul’u fethettikten sonra Kayser-i Rûm unvanını almıştır. Ayrıca Bizans’tan Osmanlıya intikal eden Bizans kökenli Ortodoks Osmanlı tebaası için de Rûm tabiri kullanılmıştır.
Grek
M.Ö. 197 yılında bugünkü Yunanistan topraklarının büyük bir kısmına hakim olan Romalılar burada yaşayan insanlar için Latinlerin hizmetkarı, Latinlerin kölesi manasında Grek kelimesini kullanmışlardır. Ancak Grek kelimesinin siyasi manada kullanılması M.S. 800 yılında gerçekleşmiştir. Bu dönemde Kutsal Roma Cermen imparatoru olan Şarlman, Bizans imparatoru sıfatıyla papanın elinden taç giymiştir. Bu sıfatın kendilerine ait olduğunu iddia eden Bizanslılar Şarlman’ın bu unvanı kullanamayacağını dile getirmişlerdir. Halbuki, bu tarihte Bizans Devleti’nin başında kocası IV. Leo’nun 780 yılında ölümü üzerine küçük yaştaki oğlu VI. Konstantinos’un önce naipliğini üstlenmiş sonra da iktidar için öz oğlunu öldürtmüş olan imparatoriçe İrini bulunuyordu. Şarlman bir kadının Roma imparatoru olamayacağını sadece Greklerin kralı manasında “Rex Graecorum” unvanını kullanabileceğini iddia etti. Şarlman’ın bundaki amacı, artık Yunanca konuşmaya başlayan Bizans imparatorlarını, daha önce Roma’nın köleleri olan Greklerle özdeştirerek onları küçümsemek ve kendini meşru Roma imparatoru kabul ettirtmekti. Bizans gerçek Roma imparatoru unvanının kendisine ait olduğunu, imparatorluğun yıkıldığı son güne kadar iddia etti. Ancak Bizans imparatoru I. Mihail 812 yılında imzalanan Aachen Antlaşmasıyla Kuzey İtalya ve Adriyatik’teki bazı toprakların iade edilmesi karşılığında Şarlman’ın Roma imparatoru sıfatını kendisiyle birlikte kullanabileceğini kabul etti. Bugün de batı dillerinin pek çoğunda Yunanistan için Greece, Yunanlılar için de Grek kelimesi kullanılmaya devam etmektedir. (Haldon, 2007, s. 167)
Hellas
Günümüzde Yunanistan Devletinin kendi topraklarını tanımlamak için kullandığı Hellas kelimesi, Bizans döneminde Selanik ile Atina arasında kalan bölge için kullanılıyordu. 7. yüzyılda bu bölgede oluşturulan kolordu bölgesinin adı, Hellas temasıydı. Bu kelimenin Yunanlıların yaşadığı ülke ve bundan türeyen Yunanlılar manasındaki Hellas kelimesinin siyasi bir mana kazanması 1204 yılında gerçekleşen IV. Haçlı Seferinden sonra olur. İstanbul’un Hıristiyan-Katolik Latinler tarafından işgal edilmesi ve kaynakların belirttiğine göre hiçbir şehirde o güne kadar yapılmayan yağmanın İstanbul’da gerçekleştirilmesi, Bizanslıları kimlikleri konusunda bir arayışın içine sevketmiştir. 1204 ila 1261 yılları arasında İstanbul’dan ayrılarak İzmit’te varlıklarını sürdürmek zorunda kalmaları Bizanslıların, Romalı tanımının kendilerine ne kadar uyup uymadığını düşünmeye sebep olmuştur. Çünkü başkentlerini işgal eden, kendilerini sürgüne gönderen Latinler de ana kimliklerini Hıristiyan ve Romalı olarak tanımlıyorlardı. Bizanslılar da aynı değerlere sahip çıkıyorlardı, ama tarihin gördüğü en büyük yağma ile karşılaşmışlardı. O zaman onlardan bazı farkları olmalıydı. Bu farklılık Ortodoks olmaları, Yunanca konuşmaları ve yaşadıkları ülkeye de Hellada denmesi olarak belirlendi. 1204’den sonra Hellas ve Hellen kelimeleri daha yoğun olarak kullanıldı. Bundan dolayı bazı tarihçiler, Bizans’ın 1204 yılında sona erdiğini ve bu tarihten sonra modern Yunan tarihinin başladığını iddia ettiler. (Savvides-Hendrickx, 2001, s. 26-27 )
Yunan
Yunanlılar günümüzde kendilerini Hellas, batılılar Grek olarak tanımlarken Türkiye’de dahil pek çok doğu ülkesinde Yunan sözcüğü ile tanımlanmaktadır. Bunun kökeni milattan önce Atina ve Sparta ile İran’da yaşayan Persler arasındaki ilişkilere dayanır. Tarihi kayıtlara göre Atina ve Spartalıların yanı sıra Batı Anadolu’da İonia bölgesinde yaşayanlarla temas kuran ilk doğulu toplum Persler olur. Persler bu insanları İon olarak kaydederler. Perslerin kullandıkları Fars dilinde canlılar için ismin çoğul hali sona getirilen “-an” ekiyle gerçekleştirilir. İonyalılar diyebilmek için İonan kelimesi türetilmiştir. İran’da 7. yüzyıldan sonra İslamiyet yayılmaya başlayıp Arap alfabesi ile Farsça yazılmaya başlandığı zaman İonan kelimesi Yunan şeklinde okunmaya başlamıştır. Yunanistan kelimesi de İonların yaşadığı ülke manasına gelmektedir.