1 Aralık 1925'te, Londra'da imzalandı. Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmalar ve Milletler Cemiyeti'nin kurulmasına rağmen Fransa'nın Almanya'dan gelebilecek muhtemel tehlikelere karşı endişeleri devam etti. Bu endişenin temel sebebi; Versay Antlaşması ve Fransa'nın Almanya'yı ekonomik bakımdan çökertmek için izlemiş olduğu tamirat borçları sorunu idi. Borçların tecili konusunda netice alınamayınca Fransa 1923'de Almanya'nın Rhur sanayi bölgesini işgal etti. Bu durum, tarafları tekrar savaş durumuna getirdi. Ancak, Amerika ve İngiltere gerginliği gidermek için aracılık teşebbüsünde bulundular. Sonunda Amerikalı Charles G. Daves'in ödeme planı, 1924 Ağustos'unda Londra'da imzalanan bir protokol ile kabul edildi. Daves Planına göre; Almanya'nın 250 milyon dolardan başlamak üzere ve artan miktarda yıllık taksitler halinde Fransa'ya ödeme yapması kararlaştırıldı. Buna karşılık Fransa'da Rhur bölgesini boşaltmayı taahhüt etti. Daves Planı dört yıllık bir ödeme sistemini içermekteydi. Bu sebeple 1929 yılında tamirat borçları tekrar gündeme geldi. Tartışmalar tekrar başladı ise de, 1930 Ocak'ında Young Planı kabul edildi. Bu plana göre; Almanya'nın yılda 391 milyon olmak üzere 22 taksitle 26 milyar Dolar ödeme yapması kararlaştırıldı. Ancak, 1929-1930 dünya ekonomik buhranı ödemeleri güçleştirdi. 1932'de yapılan bir toplantıda Almanya'nın toplam 750 milyon Dolar ödeme yaparak tamirat borçları sorununun sona ermesi kararlaştırıldı.
Almanya ve Fransa arasında ortaya çıkan tamirat borçları sorununun uzlaşmaya dönüşmesi iki ülke arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkiledi ve bir güvenlik ortamı oluşturdu. Alman Hükümeti Şubat 1925'te Fransa'ya bir nota göndererek karşılıklı güvenlik paktı kurulmasını teklif etti. Bunun üzerine 5 Ekim 1925'te Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, Belçika ve Çekoslovakya arasında İsviçre'de Locarno'da bir konferans toplandı. Konferansta hazırlanan antlaşma esasları l Aralık 1925'te, Londra'da imzalandı.
Devletleri savaştan korumak ve anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesini öngören Locarno Antlaşmasına göre:
a. Almanya, Fransa ve Belçika sınırlarının kesin ve sürekli olduğunu kabul ediyordu. Anlaşmazlık çıkması durumunda sorun Birleşmiş Milletler Cemiyeti'ne intikal ettirilecekti. İngiltere ve İtalya'da tespit edilecek statükonun kefili olacaklardı.
b. Tüm anlaşmazlıklar Barış yolu ile çözümlenecekti.
c. Bu antlaşma, Almanya'nın Milletler Cemiyeti'ne üye olmasıyla yürürlüğe girecekti. Almanya 1926'da Milletler Cemiyeti'ne üye oldu ve tekrar uluslararası işbirliğine girmiş oldu. Locarno Antlaşması ile Avrupa'da yeni bir dönem başlamış oldu. Ancak bu durum uzun sürmedi. 1929 dünya ekonomik bunalımı, Hitler ve Musolini faktörleriyle tekrar yeni ivmeler kazanmaya başladı. Üç tugaydan oluşan bir Alman tümeni, 7 Mart 1936 sabahı silahtan arındırılmış Ren bölgesine girmiştir. Aynı gün Hitler, [Reichstag]]'da yaptığı konuşmayla Almanya'nın kendini Lokarno Paktı'na bağlı saymadığını dünya kamuoyuna ilan etmiştir.
Dönemin Fransız Genel Kurmay Başkanı General Gamelin, Majino Hattı'nın bu bölgesine 13 tümenlik bir kuvvet yığmıştır. Ne İngiltere ne de Fransa, duruma bunun dışında bir tepki vermemişlerdir. Bu askeri manevraya karşın Hitler geri adım atmamış, Ren bölgesindeki durumu bir oldu-bitti'ye getirmiştir.