Genel Uygarlık Tarihi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2964 Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1919.
Kureyş kabilesinde, AbduMenaf’ın oğulları olan Haşim ile Abdu’ş-Şems iki önemli ailenin kurucusu oldular. Böylece, Haşimîler ve Emevîler olarak adlandırılan iki önemli aile ortaya çıkmış ve bu iki aile arasında yıllar sürecek bir rekabetin tohumları da atılmıştır. Hz. Osman’ın halifeliği döneminde bu rekabet iyice belirgin hale gelerek bu durumdan yararlanan Muaviye b. Ebû Süfyan, dört halife döneminden sonra Emevî Devletini kurdu. Bu devirde fetih hareketleri üç yönde devam etmiş olup, birincisini Türkistan yönündeki hareketler oluşturuyordu. Bu bölgeye yapılan seferler sonucunda Emevî orduları, Kâbil, Buhara, Sicistan, Nesef ve Baykent gibi yerlerin yanı sıra büyük ganimetler de elde etmişlerdi. Anadolu ve İstanbul, fetih hareketlerinin yoğunlaştığı ikinci bölgedir. Muaviye, Bizans İmparatorluğu’na karşı yapılan mücadeleyi daha aktif bir içeriğe kavuşturmuş ve İstanbul üzerine bir sefer yapılmış ama sonuç alınamamıştır. Bu arada deniz seferlerine yeniden başlanmış, Kıbrıs, Rodos, Sakız gibi adalar alınmış ve İstanbul’a yapılacak seferlerde önemli bir üs haline gelecek Kapıdağ yarımadası da fethedilmişti. Fetih hareketlerinin son bölgesini Kuzey Afrika oluşturur. Kuzey Afrika’daki mücadele daha çok Berberîlere karşı verilmiş; bir kısmı İslâmiyet’i kabul ederken bazıları da cizye vermeye devam etmişlerdir.
Muaviye döneminde, yapılan önemli fetihlerin yanı sıra devlette düzenin sağlanmasına da büyük özen gösterilmiş ve Halife ile Şam’daki şûranın aldığı karar doğrultusunda Muaviye’nin oğlu Yezid, İslâm tarihinde ilk defa olarak veliaht tayin edilmiştir. Nitekim, babasının ölümünden sonra Yezid (680-683), hilafet makamına oturmuştur.
Yezid’in halife olması ve Emevîler’in yürütmüş olduğu siyaset, Suriye yönetimine duyulan öfkeyi arttırmış ve Hz. Ali’nin küçük oğlu Hz. Hüseyin’in etrafında, Emevî hilafetine muhalif bir hareketin doğmasına sebep olmuştur. 680 yılında Hz. Hüseyin ve taraftarları, Şam yönetimine son vermek amacıyla harekete geçtiler. Ancak, Hz. Hüseyin ve ailesinden birçok kişi Emevîler tarafından Kerbelâ’da katledildi. Kerbelâ Olayı olarak anılan bu hadise, Emevî iktidarına karşı muhalefeti güçlendirmekle kalmayıp muhalefetin Hz. Ali ailesi etrafında toplanmasına sebep olmuştur. Nitekim, Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesinin ardından, İran, Mekke ve Medine’de isyanlar çıkmıştır.
Yezid, 683 yılında öldükten sonra yerine oğlu II. Muaviye halife olmuş ve altı aylık kısa halifeliğine ülkedeki iç karışıklıklar damgasını vurmuştur. 684 yılında Emevîlerin diğer kolundan gelen Mervân b. Hakem (684-685) halifelik makamına geçmiştir. Yeni halifenin işbaşına geçmesiyle birlikte, Emevîler’in Süfyâniye kolu son bularak, bir diğer kolu olan Mervânîler iktidar sahibi oluyordu. Mervân b. Hakem, Suriye ve Filistin’deki karışıklıklara son vererek Mısır ve Kuzey Afrika’yı yeniden Emevî toprakları arasına katmıştır. 9 aylık hilafetinin ardından 685 yılında oğlu Abdülmelik b. Mervân (685-705) halife olmuş ve ilk olarak, Suriye ve Mısır’da işleri yoluna koymuş ve Irak’taki muhalefeti ortadan kaldırmıştır. Irak’ın ele geçirilmesinden sonra Abdülmelik, Haccac b. Yusuf es-Sakâfî komutasındaki 20 bin kişilik bir orduyu Mekke üzerine göndermiştir. Haccac, Mekke’deki direnişi yok etmeyi başarmış ve 694 yılında Kâbe’yi yeniden inşa ettirmiştir. Bu başarılardan sonra Abdülmelik, Afrika’ya dönerek bütün Kuzey Afrika’nın İslâm idaresine girmesini sağlamıştır. Bu dönemde, Kıbrıs, Emevî-Bizans ortak yönetimine bırakılmıştır. Abdülmelik, Bizans’a olan ödemesini, kendi bastığı altın paradan yapmak isteyince savaş kaçınılmaz olmuş, Çukurova’da yapılan savaşı, Bizans kaybetmiş ve Emevîler vergiden kurtulmuşlardır. Siyasî dengeyi sağladıktan sonra halife Abdülmelik, ilk İslâmî sikkeyi de bastırmıştır.
Abdülmelik’in ölümüyle yerine oğlu Velid (705-715) halife olmuştur. Velid, memleketin imarı hususunda büyük gayret gösterdiği gibi fetih hareketlerini de sürdürmüştür. Kuteybe b. Müslim komutasındaki Emevî orduları, Buhara, Semerkand, Harezm ve Fergana gibi bölgeleri fethetmişlerdir. Ayrıca, 711 yılında yapılan sefer ile Emevî orduları İspanya’ya geçerek bölgenin fethine başlamışlardır. Velid’in ölümünden sonra kardeşi Süleyman, (715-717) Şam’a gelerek halifelik makamına oturmuştur. Süleyman, İstanbul üzerine kardeşi Mesleme b. Abdülmelik komutasında bir ordu göndermiş ancak bir yıl süren kuşatmadan sonuç alınamamıştır. Süleyman, Emevî ordusunun İstanbul kuşatması devam ederken hayata veda etmiştir.
Süleyman’dan sonra yerine geçen Ömer b. Abdülaziz (717-720) İslâm Devleti’nin mevcut topraklarının yeterli olduğunu düşünüyor ve yeni topraklar kazanmak yerine adil bir idare kurmanın gereğine inanıyordu. Özellikle, İslâm’ı kabul eden kalabalık sayıdaki Zımmî toprak sahiplerinin daha az vergi ödemek istemeleri en önemli sorunlar arasında yer alıyordu. Yine bu dönemde Ömer, mevâlînin ordugâh şehirlere yerleşmelerine izin vererek onları harâc ve cizyeden muaf tuttu ve mevaliye aylık ödenmesi prensibini de kabul etti. Ömer b. Abdülaziz’den sonra Emevî tahtına II. Yezid b. Abdülmelik (720-724) geçti. II. Yezid, Haricî isyanları ile uğraşmış, Türkistan’daki Türklerle savaşmıştır.
II. Yezid’in ölümüyle Emevî halifesi olan kardeşi Hişâm (724-743) döneminde Türkistan bölgesinde Türklere karşı yapılan savaş, bu dönemin tamamını kapsar. Özellikle, Hazarlar’a karşı verilen mücadele, uzun süre başarıya ulaşmasa da Mervân b. Muhammed, Hazarları mağlup etmeyi başarmıştır. Hazarlar, Müslüman olmak şartıyla barışı kabul etmişlerdir. Hişâm döneminde, Endülüs valisi Anbese b. Süheym-i Kelbî komutasındaki ordu İspanya’daki fetihlerine devam etmiştir. Abdurrahman b. Abdullah, Endülüs valiliği sırasında Avrupa’yı geçerek kuzeyden Bizans’a inmeyi ve Akdeniz’i bir İslâm gölü haline getirmeyi hayal etmiştir. Abdurrahman ordusuyla, Fransa’ya doğru harekete geçmiş, Burgonya ve Lion’u alarak Sen’e ulaşmıştır. Emevî orduları, Frankların başkentine doğru ilerlemekle elde ettikleri ganimetleri alıp geri dönmek arasında tereddüt etmişlerdir. Bu durumdan yararlanan Franklar, Emevî ordularıyla yaptıkları savaşı kazanmışlardır. Hişâm devrinde, Bizans ile yapılan savaşlarda Anadolu’nun iç bölgelerine kadar gidilmiş ve bazı şehirler fethedilmiştir. Muaviye b. Hişâm, Bizans imparatoru Leon’la barış yaparak savaşa son vermiştir.
Hişâm döneminin en önemli olaylarından biri, Zeyd b. Zeynel Abidin’in isyanıdır. Râfızî Hareketinin başlangıcı olan bu isyanda, Zeyd’in öldürülmesi, Abbasî taraftarlarının çalışmalarının hız kazanmasına sebep olmuştur.
Hişâm devrinin son günlerinde Abbasîlerin faaliyetleri artarken fetih hareketleri de azalmıştır. Hişâm’ın ölümünden sonra Emevî Devleti’nde süratli bir çöküşe tanıklık edilmiş ve iç mücadeleler şiddetlenmiştir. Özellikle, Şiî ve Hâricî muhalefetin etkisiyle devletin otoritesi Suriye’de bile tartışılır olmuştur.
Hişâm’ın ölümü üzerine II. Velid b. II. Yezid (743-744) Emevî tahtına geçmiştir. Bu dönemde Emevî Devleti’nin her tarafında isyanlar çıkmış ve bu kargaşa ortamında, III. Yezid b. I. Velid kendi adına hutbe okutup gizlice biat almaya çalışmıştır. Bu, Emevî tahtında ilk defa intihalle iktidara geçme anlamına gelir. III. Yezid’in birkaç ay süren halifeliğinden sonra yerine kardeşi İbrahim (744) geçmiş ancak iç çatışmalar sonucu kısa sürede tahtını Mervân b. Muhammed’e (744-749) bırakmak zorunda kalmıştır. 744 yılında iş başına geçen Mervân, Harran’ı hükümet merkezi yapmıştır. Bu son halife döneminde, Emevî Devleti tam bir çöküş içine girmiş ve İslâm ülkesi karışıklıklarla sarsılmıştır. Mervân, ülkedeki isyanlarla uğraşırken Abbasîler’in, Emevî karşıtı propagandaları da yayılmak için gerekli ortamı bulmuştur. Mervân, ülkesini kurtarmak için gereken çabayı gösterse de artık çok geç kalınmıştır.