Mısır kralları MÖ. 3000’lerde kerpiçten yapılmış mastaba adı verilen mezarlara gömülmüşlerdir. Bu tip mezarlarda dik bir kuyu içinde, zemin seviyesinin altında bir mezar odası bulunur. Mezar odasının tam üzerinde zemin seviyesinde dikdörtgen planlı, kerpiç ya da taştan bir yapı yer alır. Yapının doğu yüzüne ölünün ruhunun (Ka) geçebileceğine inanılan sahte kapı yapılırdı. Burası aslında küçük bir odaydı. Kapının üzerinde ölünün unvanı ve adı yazılırdı. 3. Sülale zamanında oda genişletilmiş, 4. Sülale zamanında ise oda içine bir sunak eklenmiştir.
Sunak üzerine yiyecek maddelerini sembolize eden maddeler ya da gerçek yiyecekler bırakılırdı. Ayrıca odaya ölünün heykel ve heykelcikleri konulurdu. Eğer ölünün mumyası bozulursa, ruhun bu heykellerden birinin içine gireceğine inanılırdı. Oda duvarları ise günlük hayattan alınan resimlerle süslenirdi. Halk tabakası da mastabalara gömülmüştür. Halka ait mastabalarda, oda duvarlarında ekim, hasat, bağ bozumu, hayvancılık, balıkçılık, avcılık, dokumacılık gibi işler baştan sona kadar bir film şeridi gibi her aşaması (ekme, biçme, balyalama) ile resmedilmiştir. Bunların yanında oyunlar, danslar, yelkenliler gibi sahneler de vardır. Bu sahnelerde mezarda yatan kişi, faaliyetleri bizzat yönetir şekilde gösterilmiştir. Daha sonra 6. Sülale zamanında mezar odalarında duvar resimleri yanında ölünün biyografisi de yer almıştır. Mastabalar piramitlerin yakınına inşa edilmişlerdir.
3. Sülale’den itibaren krallar için büyük mastabalar yapılmıştır. Firavun Coser’in ünlü basamaklı piramidi kral mezarlarının ilk anıtsal örneğidir. Mimar İmhotep, taştan bir mastabanın üzerine bir diğerini yerleştirerek basamaklı piramidi inşa etmiştir. Bu piramitte gömü odası, toprak hizasının altındadır. Mısır firavunları MÖ. 2630 ile MÖ. 1640 yılları arasında kendilerine piramit biçiminde mezarlar yaptırmışlardır. Bu tipte büyük mezar anıtları, firavunların ölümlerinden çok önce yapılmaya başlanmaktaydı. Piramitlerin iki ana türü vardı: Basamaklı piramitler ve Gerçek piramitler. Gerçek piramitler 4. Sülale’den itibaren yapılmaya başlanmıştır. Bunlar basamaklı piramitlerin gelişmesi sonucu ortaya çıkmışlardır.
Basamaklı piramitten, gerçek piramit mezar anıtlarına geçiş, 4. Sülale’nin ilk firavunu Snefru’nun Memfis’in 50 km kuzeyindeki Meidum’da ve Dahşur’da yaptırdığı piramit mezarlarda görülebilmektedir. Ancak mimarlar henüz tam bir piramit yapmayı başaramıyorlardı. Meidum’daki piramidin üst kısmı eğimi artırılarak bitirilebildiğinden bu piramit eğik olmuş ve Eğri Piramit olarak adlandırılmıştır. Snefru’nun oğlu olan Keops, Gize platosunda tam bir piramit yaptırmayı başarmıştır. Bugüne kadar yapılmış en büyük piramit olan bu piramidin yanında yer alan oğlu Kefren ve Mikerinos’a ait piramitler daha küçük boyutlardadır. Bu piramit mezarlar taştan inşa edilmişlerdir. Antik dünyanın 7 harikasından biri olan Keops Piramidi’nin kenar uzunluğu 230 m, yüksekliği 146 m’dir. Her üç piramit de Eskiçağ’da soyulmuştur.
Piramitler tek başlarına durmazlar, bir cenaze kompleksinin parçasıdırlar. Örneğin Kefren’in piramit mezarının doğu kenarında cenaze töreninin yapıldığı bir tapınak ve tapınağa ulaşan üzeri kapalı bir koridor bulunmaktadır. Keops’un piramidinin doğusunda ve batısında mastaba mezarlar yer alır. Kral ailesinden gelenler doğu kesimindeki mezarlara, yüksek görevliler ise batı kesimdeki mezarlara gömülmüşlerdir.
5. Sülale firavunları piramitleri daha küçük ölçekte yaptırmışlardır. Piramit yapımı Orta Krallık Dönemi’ne kadar devam etmiştir. Piramitlerin her türlü çabaya rağmen kolaylıkla soyulması, piramidin altına ya da içine inşa edilen mezar odalarındaki hediyelerin, mezar soyguncuları tarafından talan edilmesi üzerine, Orta ve Yeni Krallık zamanlarında kaya mezarlarına ağırlık verilmiştir. Orta Krallık zamanında Deir el-Bahri’de yapılan Mentuhotep’in kaya mezarı ve Yeni Krallık zamanında Hatşepsut’un Deir el-Bahri’deki kaya tapınak mezarı bunların anıtsal örnekleridir.
Yeni Krallık Dönemi’nde mezar soyguncuları nedeniyle kaya mezarları çok gizli yerlere yapılmışlardır. Krallar Vadisi’nde bulunan gizli kaya mezarları koridorlar, gizli geçitler, sahte mezar odaları ve gerçek mezar odasından oluşacak şekilde karmaşık yapıda yapılmaya başlamışlardır. Geç dönemde ise anıtsal mezarlar yerine büyük lahitler kullanılmıştır. Halk tabakası da kralları gibi Yeni Krallık Dönemi’nde kayalıklar içine oyulan mezar odalarına, geç dönemde de lahitlere gömülmüşlerdir.