Grayson 1996.
"Kaşiyari Dağı’nı geçtikten sonra ikinci kez Nairi ülkelerine girdim. Sigişu kentinde kamp kurdum ve geceyi geçirdim. Sigişu kentinden hareketle Tupusu oğlu Lapturu’nun güçlendirilmiş kenti Madara’ya yaklaştım. Kent iyice güçlendirilmiş dört duvarla çevrilmişti. Kenti kuşattım. Güçlü silahlarımın görünüşünden korkuya kapıldılar ve onlardan mallarını mülklerini ve hizmetim için oğullarını aldım. Vergi ve haraç vermeleri koşuluyla hayatlarını bağışladım. Kenti yaktım, yıktım ve harabeye çevirdim. Madara kentinden hareketle Tuşhan kentine girdim. Tuşhan’da bir saray kurdum. Tuşhan’da Nirdun ülkesinden vergi ve haraç olarak atlar, katırlar, kazanlar, ayna, öküz koyun ve şarap aldım. Tupusu oğlu Lapturu’nun yönettiği, Kaşiyari Dağı üzerindeki iyi tahkim edilmiş altmış kenti yıktım, yaktım, harabeye çevirdim. ... Benden önce gelen Assur kralı prens Şalmaneser’in Nairi ülkeleri sınırında yaptırdığı garnizonlar olan Sinabu ve Tidu kentleri Aramiler tarafından zorla ele geçirilmişlerdi; ben tekrar elde ettim. Nairi ülkesinde Assur kalelerini ellerinde tutan Assurlular -ki bunlar Arami ülkesine tabi kılınmışlardı- onların kentlerini ve yerleşim alanlarını ele geçirdim ve huzur içinde oturulur kıldım. Bit-Zamanili Amme-baala’ya ait olan Ahlamu Aramilerinden bin beş yüz kişiyi yerlerinden aldım ve Assur’a götürdüm. Nairi ülkelerinin hasadını topladım ve ülkemin geçimi için Tuşhan, Damdammusa, Sinabu ve Tidu kentlerinde depoladım.”
"Kaşiyari Dağı’nı geçtikten sonra ikinci kez Nairi ülkelerine girdim. Sigişu kentinde kamp kurdum ve geceyi geçirdim. Sigişu kentinden hareketle Tupusu oğlu Lapturu’nun güçlendirilmiş kenti Madara’ya yaklaştım. Kent iyice güçlendirilmiş dört duvarla çevrilmişti. Kenti kuşattım. Güçlü silahlarımın görünüşünden korkuya kapıldılar ve onlardan mallarını mülklerini ve hizmetim için oğullarını aldım. Vergi ve haraç vermeleri koşuluyla hayatlarını bağışladım. Kenti yaktım, yıktım ve harabeye çevirdim. Madara kentinden hareketle Tuşhan kentine girdim. Tuşhan’da bir saray kurdum.
Tuşhan’da Nirdun ülkesinden vergi ve haraç olarak atlar, katırlar, kazanlar, ayna, öküz koyun ve şarap aldım. Tupusu oğlu Lapturu’nun yönettiği, Kaşiyari Dağı üzerindeki iyi tahkim edilmiş altmış kenti yıktım, yaktım, harabeye çevirdim.
... Benden önce gelen Assur kralı prens Şalmaneser’in Nairi ülkeleri sınırında yaptırdığı garnizonlar olan Sinabu ve Tidu kentleri Aramiler tarafından zorla ele geçirilmişlerdi; ben tekrar elde ettim. Nairi ülkesinde Assur kalelerini ellerinde tutan Assurlular -ki bunlar Arami ülkesine tabi kılınmışlardı- onların kentlerini ve yerleşim alanlarını ele geçirdim ve huzur içinde oturulur kıldım. Bit-Zamanili Amme-baala’ya ait olan Ahlamu Aramilerinden bin beş yüz kişiyi yerlerinden aldım ve Assur’a götürdüm. Nairi ülkelerinin hasadını topladım ve ülkemin geçimi için Tuşhan, Damdammusa, Sinabu ve Tidu kentlerinde depoladım.”
Yazıttan anlaşıldığı üzere Assur orduları, Mardin üzerinden kuzeye ilerlemişlerdir. Buradaki Kaşiyari Dağları, günümüzde Mardin ile Diyarbakır arasındaki Tur Abdin Dağlarıdır. Hemen kuzeyinde Nairi ülkeleri başlamaktadır. Yani Yukarı Dicle bölgesi ve Amedi (Diyarbakır) Nairi ülkelerinin bir parçasıdır. Bu bölgede ordunun ilerleyişi gün gün anlatılmakta, nerede konakladığı ve sonra hangi kente ulaşıldığı belirtilmektedir. Ordunun Eskiçağ koşullarında bir günde ortalama yirmi beş-otuz kilometre yol alabileceği düşünüldüğünde, Assur yazıtlarında geçen yerlerin günümüzde neresi olduğu bulunabilir. Ayrıca savaş arabalarına sahip ordunun ilerleyebileceği geçit bölgelerinin belirli olması da bu konuda tespitte bulunmayı kolaylaştırır. Assur kralı Tuşhan’da bir saray kurduğundan ve stel diktiğinden söz etmektedir. 1863 yılında söz konusu stel Üçtepe (eski Kurkh) köyünde bulunmuş ve British Müzesi’ne taşınmıştır. Burada 1988-1992 arasında yapılan kazı çalışmalarında Assur sarayının mimari kalıntıları da belirlenmiştir. Assur ordusunun bölgede Aramilerle mücadele ettiği, bir kısmını tehcir yoluyla Assur’a götürdüğü anlaşılmaktadır.