Hurriler, Mezopotamya ve çevresine MÖ üçüncü binyıl sonlarında kuzeyden gelmişlerdir. Akkad kralı Naram-Sin dönemi yazıtlarında adlarından söz edilmektedir.
Büyük bir göç dalgası ile gelen bu toplumun Amurrulardan farklı olarak yerleşik bir kültürü vardı. Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve güneyde Filistin’e kadar geniş bir alana yayılmışlardır. Hurrilerin konuştuğu dil Sami veya Hint-Avrupa kökenli dillerle akraba değildir. Hurrice, MÖ birinci binyılda Doğu Anadolu’da bir devlet kuran Urartuların diliyle akrabaydı. Bu diller günümüzde Kuzeydoğu Kafkasya’da konuşulan bazı dillerle benzerlik gösterir.
Hurriler ikinci binyılın başlarında Zagroslarla Doğu Akdeniz kıyıları arasındaki bölgede küçük krallıklar halinde organize olmuşlardır. Bu kentlerden biri modern Kerkük yakınlarında bulunan Gasur’du. Adı bilinen en erken yöneticilerinden biri Nagarlı (Tel Brak) Talpuş-atili’dir. Üçüncü binyıl sonlarında yaşayan diğer krallar ise Urkeş (Tel Mozan) ve Nagar kralı Atalşen’di. Yazıtlarda Hurri adları taşıyan krallar hakkında fazla bilgi yoktur. İkinci binyılın başlarında doğuda Assur Krallığı’nın başkenti olacak Ninive’yi Tiş-atal adlı Hurri kökenli bir kral yönetmekteydi.
Doğu Anadolu, Çukurova bölgesi gibi birçok bölgede nüfusun önemli bölümü Hurri kökenli idi. Kuzey Mezopotamya’da Eski Assur Krallığı döneminde de (MÖ 19.-18. yüzyıllar) varlığını koruyan Hurri toplumu, Assur’un zayıflamasıyla yeniden küçük krallıklar halinde organize olmuştur. Batıda ise Hurri nüfuzu Fırat havzasını aşarak Anadolu içlerine kadar yaygınlaşmıştır. Kuzey Suriye bölgesinde, MÖ on sekizinci yüzyıl sonu ile on altıncı yüzyıl arasına tarihlenen Mari ve Alalah arşivlerindeki bazı yazıtlar onların bu bölgelerdeki varlığının kanıtlarını sergiler.
Hurriler ilk kez merkezi büyük bir devlet haline ikinci binyılın ortalarında Mitanni kökenli yöneticilerin önderliğinde gelmişlerdir. Aşağıda ele alacağımız üzere bu dönemde Anadolu’da Hititler, Mezopotamya’da Orta Assur ve Mısır arasında tampon bir devlet olarak geliştiler. Mitanniler gibi Hititler ile de birçok bölgede iç içe geçen bu toplum, Mezopotamya kültürünün kendi kültürleriyle birlikte Anadolu’ya taşınmasında aracı rol oynamıştır.