İbrahim Peçevi
Daha önce bahsedildiği üzere Eflak ve Boğdan voyvodalarını makamlarına oturtmak ve eski voyvodayı ele geçirerek o bölgeye düzen vermek için başkumandan tayin olunan Fazlı Paşa işleri ağırdan almıştı. Görevine dair hoş olmayan davranışlarından dolayı asker kendisinden hoşnut olmamıştı. Kırım Tatar askerinin ele geçirdiği esirleri kendisine aldığı için ve bazı başka sebeplerle Kalgay Sultan ile aralarına soğukluk girmişti. Kendisine görev tayininden dolayı kürk ve kılıç getiren Haseki İbrahim Ağa’ya da gereken ilgiyi göstermediğinden kalbini kırmıştı. O da asker arasında konuşulanlardan işittiği, paşanın kötü halini ayrıntılarıyla sadrazama aktardı.
Kalgay Sultan’a gönderilen kapucular kethüdası da geri döndüğünde işittiklerini sadrazama ve padişaha sundu. Kalgay Sultan’ın yazdığı mektublarda Kadri Ağa hakkında güzel terbiye gördüğü, tam işinin adamı olduğu, Eflak ve Boğdan hudutlarının durumuyla alakalı işlerin inceliklerine dair edindiği tecrübeden bahsederek uygunluğunu belli ettiğinden Recep ayının onaltısında Silistre Eyaleti Valiliği Kadri Ağa’ya verildi. Önceki vali Fazlı Paşa’yı Edirne’ye getirmek üzere kapucubaşı rütbesiyle bir görevli tayin olunmuştu. Ramazan ayının ilk günlerinde Edirne’ye geldiği gün padişahın huzuruna çıkartıldı. Padişah kendisine yaptığı sert konuşmada: “ Ben seni Eflak üzerine başkomutan olarak görevlendirdim. Niçin Kostantin dedikleri kâfiri ele geçirmedin? İki konak(menzil konakları arasındaki mesafe ortalama 30 km. civarındadır) yeri onyedi günde geçip askeri savaşmaktan uzak tuttun ve onları şiddetli kışın zorlukları ile boğuşturdun. Görünüşe göre Kostantin’e serveti ve beraberindekilerle beraber kaçması için izin vermiş oldun. Ben seni adam zannederdim oysa sen korkak tabiatlıymışsın. Osmanlı askeri buz üzerinde Tuna’yı geçtiği zaman Ruscuk kadısı keyfine düşkün bir adam imiş uykudayken, davulların sesini duyarak uyandığında seni nehirden uğurlamak için atına binip koşarak buz üstünden karşı yakaya geçmiş. Bire melun! Sen başkumandan olmana rağmen utanmadan bir kayığa ipler bağlayıp üzerine binip kayığı buz üzerinden iplerle çektirip öyle geçmişsin. Hattâ başında turna telli sorgucun ile dülbendin (paşaların rütbelerine uygun başlık kıyafetleri), kayığa binerken başından düşmüş. Musahib ağalarım olayında, isyancıların arasına casus sokup benim yakınım olan adamlarıma ihanete niyet etmeyi bilirsin. Benim uğurumda hizmete gelince böyle hareket edersin. Senin gibi gayretsizin varlığından ise yokluğu daha iyidir. Cellâd!” diye seslendiğinde cellâd hazır imiş. Gelip o anda padişahın önünde kafasını kesip yere yuvarladı.
Saadet sahibi, âlemi himaye edici padişah hazretleri ulu ataları gibi bütün adalet ve devlet işlerini, kendisinin vekili olan devlet adamlarına dağıtırken, insanların haklarının korunmasına en üst derecede önem gösterirdi. Halkın dava ve şikâyetlerini perde gerisinden (kafes) bizzat dinlemek ve durumları hakkında bilgi sahibi olmak için onun emriyle Edirne sarayındaki divanhaneye (Devlet ve hukuk işlerinin görüldüğü meclis odası) bakan bir köşk yapılıp, penceresine kafes konuldu.
Erdel Sefer’inin Gerçekleşmesi: Daha önce Eflak ve Boğdan voyvodaları sefer için Osmanlı ordusuna katılmak üzere çağırıldıklarında, Erdel hakimi olan Rakoçioğlu’na da aynı konuda ferman gönderilmişti. Bahsedilen hükümet bağımsız krallık olup cennet mekân, merhum Sultan Süleyman Budin Kalesi’ni feth edip Avusturya ve Alaman memleketlerini altüst ettiği zamanda Erdel dahi feth olunup yöneticileri Osmanlı Devleti tarafından atanmak üzere haraca bağlanmışlardı. Bu ana kadar senede onbin altın harac ile vezirlere ve devletin önde gelen yöneticilerine eski kanun üzre hediyeler, peşkeşler her yıl gönderilirdi. Eflak ve Boğdan voyvodaları gibi biri öldüğü zaman kanunları üzre yerine hâkim olarak geçecek kimse İstanbul tarafına başvururdu. Kendisine göreve başlayabileceğine dair hilat, sorguç ve yeniçeri ocağı tarafından başlık verilirdi. Yine Osmanlı Devleti tarafından, kapıcıbaşı rütbesi taşıyan iskemle ağası isminde görevli gönderilir, onun tarafından Erdel hakimi olan kişi tahtına oturtulurdu. Hâlâ Erdel hakimi olan Rakoçioğlu, merhûm Sultan İbrahim Han hazretlerinin saltanatları sırasında atanmış olup bu ana kadar yönetimin başındaydı. Karakterinden gelen hıyanet gereğince aklı hep karışıklık çıkarmakta olduğundan, bir müddet önce kendisi Leh kralı olmak sevdasına yakalanıp, oğlunu kendi yerine Erdel hakimi etmek üzere, İsveç ve Eflak ve Boğdan’dan yardım isteyerek büyük miktarda asker toplamıştı. Bu orduyla Lehistan üzerine yürüdüğünde Leh kralı Osmanlı Devleti’nden yardım ve destek istediği zaman Kırım Han’ı kendisine gönderilip adı geçen Erdel hâkimine layık olduğu cezayı verdiği daha önce anlatılmıştı. Bundan gerekli dersi çıkarmayıp kendisine gönderilen emirlere hiçbir şekilde uymayıp, uydurma özür ve bahanelere dayanarak geçersiz cevaplar vermişti. Ve firar etmiş olan Eflak ve Boğdan voyvodaları Erdel hâkimine sığınmış olmalarından dolayı adı geçen firarîleri padişah tarafına göndermesi ve karşılığında hükümet yenilemek için İstanbul’a başvurması için üçüncü defadır gönderilen fermanı da gözardı ettiğinden Venedik üzerine düşünülen sefer ertelenip Eflak ve Boğdan konusuna önem verildi. Ve adı geçen hâkime dersini vererek intikam alınması için sefer kararlaştırılıp zikredilen yılın Recep ayının onuncu günü ki İlkbahar mevsimi idi, padişahın sefer otağı Edirne sahrâsına kuruldu.