Yeni Assur kralları, tanrı adına ülkeyi yönetmekteydi. Bu nedenle hiyerarşinin en tepesindeki kişiydi. Kutsal kişiliği, tanrılara yakın olması toplumsal kabul görmesi açısından önemli bir özellikti. Bu nedenle kabartmaların ve heykellerin çoğunda kral ile birlikte Assur'un büyük tanrılarını sembolize eden figürler de işlenmiştir.
Assur kralı, ülkesinin refah içinde yaşaması, kentlerinin ihtiyaçlarının karşılanması ve yeni yatırımların yapılması gibi önemli bütün projelere karar veren kişiydi. Kral her yıl, eyaletlerin, başkentin, tapınakların ihtiyaçlarını karşılamak için sefer yapmak zorundaydı. Ordunun başında sefere çıkmak kralın göreviydi. Ancak Yeni Assur dönemi boyunca kral birçok seferde bu görevini eyalet valilerinden birine devretmiş gözükmektedir. Yalnız bu valiler de kral adına görev yapmakta, seferlerin anlatıldığı yazıtlar da başarı kralın adına kaydedilmekteydi. Seferlere çıkış gerekçesi aşağı yukarı bütün yazıtlarda birbirine benzemekle birlikte, sonuç bölümünde ele geçirilen ganimetler beklentilerin neler olduğunu açıklayacak türdedir. Bunlar genellikle gidilen bölgenin birikimi ile ilgilidir. Eğer dağlık bir bölgeyse hayvan ve insan, maden bakımından zengin ise tonlara ulaşan miktarda altın, gümüş ve bakır ele geçirilir. Sefere giden ordunun büyüklüğü, hedef olarak seçilen bölgenin zenginliği ve elde edilen başarı bu ganimet listesinin uzamasına yol açmaktadır.
Assur kayıtları kendi ordusu ve düşman birlikleri hakkında da ayrıntılı tanımlar verir. III. Şalmaneser'in MÖ 853 yılında Karkar mevkiinde Doğu Akdeniz bölgesinin birleşik ordusuna karşı kazandığını söylediği zaferde düşman kuvvetlerinin listesi Yukarı Dicle bölgesindeki Üçtepe'de bulunan ve Kurkh Monoliti adı verilen yazıtta anlatılmaktadır. Bu yazıtın içeriği Doğu Akdeniz kıyısına yakın bölgede siyasi olarak öne çıkan kentler konusunda da önemli bir veridir:
"Onun krali kenti Karkar'ı yaktım, yıktım. Yirmi kral birlik oluşturmuşlardı: Damascuslu (Şam) Hadad-ezer'in (Adad-Idri) 1200 savaş arabası, 1200 süvari ve 20 000 piyade, Hamath kralı Irhulenu'nun 700 savaş arabası, 700 süvari ve 10 000 piyade, İsrail kralı Ahab'ın 2000 savaş arabası, 10000 piyade, Biblos'tan 500 adam, Mısır'dan 1000 adam, Irqanatu'dan 10 savaş arabası, 10000 adam, Arvad (Fenike) kenti kralı Matinubaal'dan 200 adam, Uşanat ülkesinden 200 adam, Şianu kralı Adunubaal'dan 30 savaş arabası ve X 000 bin adam, Arap Gindibu'dan 1 000 deve, X 000 adam, Amonlu Bit Ruhubi kralı Baasa'dan X00 adam. Bana karşı saldırıya geçtiler. Tanrım Assur'un bana verdiği kudret ve güçlü silahlarla onlarla savaştım. Onları Karkar'dan Gilzanu'ya kadar fethettim. 14000 adamını kılıcımla kestim...(Grayson 1996: 23)
Assur kralının, düşmanının gücü hakkında bu kadar ayrıntılı bilgiyi nasıl elde ettiğini bilemiyoruz. Bazı kayıtlarda kendi ordusunun yüz binin üzerine çıkan rakamlara ulaştığından söz etmektedir. Bunlar abartılı olsa da dönemin savaş gücü hakkında bir fikir vermesi bakımından oldukça önemlidir.