Yerinden yönetim ilkesini "coğrafi yerinden yönetim" ve "fonksiyonel/hizmet yerinden yönetim" olarak ikiye ayırmıştık. Coğrafi yerinden yönetim ilkesi, bütün ülkelerde "yerel yönetimler" ya da "mahalli idareler" adındaki yönetim birimlerini ortaya çıkarmıştır. Fonksiyonel yerinden yönetim ilkesi ise bazı kamu hizmetlerinin, merkezi yönetim ve yerel yönetim kuruluşları dışında ayrı bir tüzel kişilik olarak örgütlenmesi esasına dayanmaktadır. Bu çerçevede yerinden yönetim kuruluşları, "yerel yönetimler" ve "hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşları" olarak ikiye ayrılmaktadır.
Yerel Yönetimlerin Tanımı ve Dayandığı Değerler
Yerel yönetimler, basit anlamıyla, bir köy, kasaba, kent veya bölgeye ait ve merkezî yönetimden ayrı tüzel kişiliğe sahip yönetim yapılarını ifade eder. Bu yapılar, idari anlamda coğrafi yerinden yönetime göre örgütlenmişlerdir ve dolayısıyla siyasi olarak egemenlik gücüne sahip değildirler. Kendi organları eliyle yönetilirler. Karar organları, yerel halkın seçimiyle belirlenir. Yerel yönetimler hem üniter ve hem de federal devlet sistemlerinde yer almaları nedeniyle evrensel bir nitelik gösterirler.
Yerel yönetimlerin, federal ve üniter devlet sistemlerinde yer almasını sağlayan, onları önemli kılan birtakım değerleri/ilkeleri bulunmaktadır. Bu değerler;
• Demokrasi ve katılım,
• İdari etkinlik,
• Özerklik,
• Özgürlük,
• Yeniden paylaşımdır,
Demokrasi ve katılım: Demokratik bir sistemde önemli olan halkın kendisini ilgilendiren işlerin yönetimine katılması, bu amaçla oluşturulan organlarda görev alması, yöneticilerini denetlemesi ve etkilemesidir. Literatürde, yerel veya bölgesel yönetimlerin, halkın mensup olduğu topluluğun siyasi yaşamına katılım olanakları sağlaması bakımından merkezî yönetimden daha etkili olduğu yönünde güçlü bir vurgu yapılmaktadır (Heywood, 2007:231). Yerel yönetimler, demokrasinin temel kurumları arasında yer almaktadır; halkın siyasi ve idari katılım olanaklarını artırmakta ve böylece toplumun siyaset ve yönetim alanındaki bilgi ve deneyiminin gelişmesini sağlamaktadır.
İdari etkinlik: Doğru hedefler koyup bunları başarmakla ilgilidir ve sonuç odaklı bir kavramdır. Yerel yönetim kuruluşları, halka daha yakındır; konumları itibarıyla onların sorunlarını ve ihtiyaçlarını daha iyi bilebilme olanağına sahiptirler ve topluma karşı daha duyarlıdırlar. Hizmet önceliklerini belirlemek ve kaynakları bu önceliklere göre düzenlemek konusunda daha hızlı ve esnek hareket edebilirler.
Özerklik: Yerel yönetimlerin kanunlarca belirlenen sınırlar içinde, yerel nitelikteki işleri, kendi organları eliyle halkın çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkânıdır. Özerklik, yerel yönetimlerin hem kararlarında serbestlik (idari özerklik) ve hem de gerekli mali kaynaklara sahip olabilme (mali özerklik) imkânını içerir. Ayrıca özerkliğin üçüncü bir unsuru olarak da kendilerine ait personelinin (personel özerkliği) bulunmasıdır. Özerkliğin bir gereği olarak yerel yönetimler kamu tüzel kişiliğine sahiptirler.
Özgürlük: Yerel yönetimler, aşırı düzeyde merkezîleşmiş bir devlet yönetiminin sakıncalarını ortadan kaldırmada önemli bir rol oynarlar. Yerel yönetimler, bir siyasal sistemde iktidarı yaymakta ve böylece otoritenin paylaşılmasını sağlamaktadır. Ayrıca bireysel tercihlerin yerel yönetimler vasıtasıyla kullanılması daha kolay olmaktadır. Bu durum, bireysel özgürlüklerin geliştirilmesine hizmet etmektedir. Yerinden yönetimin, özgürlüğü, yönetimin gücünü yayarak (disperse) koruduğu ve böylece bir frenleme ve dengeleme (checks and balances) ağı oluşturduğu belirtilir (Heywood, 2007.231).
Yeniden paylaşım: Kavram olarak yeniden paylaşım, para, hizmet ve diğer ekonomik kaynakları, zenginlerden daha çok vergi alarak önceki paylaşımdan farklı bir yöntem ve anlayışla insanlar ve kurumlar arasında belirli önceliklere göre dağıtmak demektir. Yeniden paylaşım, ülke genelinde "sosyal devlet" veya "refah devleti" anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bunun yerel yönetim düzeyine yansıması ise, "refah belediyeciliği" ya da "sosyal belediyecilik" kavramlarıyla ifade edilmektedir. Sosyal belediyecilik, alt gelir gruplarına ekonomik destek verilmesi, yerel kamu hizmetlerinden yararlandırmada onlara önemli indirimler, kolaylıklar ve destekler sağlanmasıdır. Toplu taşıma araçlarından öğrencilerin, yoksulların, emeklilerin ya da yaşlıların indirimli ya da ücretsiz yararlandırılması; yoksullara gıda, yakacak veya konut yardımları vb. hizmetler, sosyal belediyeciliğin önemli uygulamalarıdır.
Anayasa'da Yerel Yönetimler
Yerel yönetimler, anayasal kuruluşlardır. 1876 Anayasası dâhil diğer bütün anayasalar, yerel yönetimlerle ilgili hükümlere ve ilkelere yer vermiştir. Ancak 1982 Anayasası'nın yerel yönetimlerle ilgili düzenlemesi, diğer anayasalara göre daha geniş kapsamlıdır.
Anayasa, üç tür yerel yönetimden söz etmektedir. Bunlar "il özel idaresi", "belediye" ve "köy"dür. Anayasa'ya göre yerel yönetimler, idari yerinden yönetim kuruluşlarıdır.
Anayasa'nın 127. maddesi yerel yönetimleri düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre yerel yönetimlerin özellikleri ana hatlarıyla şöyle belirlenebilir (Eryılmaz, 2009:138; Gözler, 2009:103-104):
• Yerel yönetimler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan kamu tüzel kişileridir.
• Yerel yönetimlerin karar organları seçimle belirlenir.
• Yerel yönetimlerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
• Görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan yerel yönetim organları (örneğin belediye başkanlarını) veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin yargı hükmüne kadar görevinden uzaklaştırabilir.
• Yerel yönetimlerin seçimleri, genel kural olarak beş yılda bir yapılır.
• Merkezî yönetim, yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisine sahiptir.
• Yerel yönetimler kendi aralarında birlik kurabilirler. Birlik kurmaya ilişkin izni Bakanlar Kurulu verir.
• Yerel yönetimlerin merkezî yönetim ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir.
• Yerel yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.
• Büyük yerleşim merkezleri için kanunla özel yönetim biçimleri oluşturulabilir.
• Yerel yönetimlerin mali işlemleri, Sayıştay tarafından denetlenir.
Bu anayasal ilkeler, iç hukukumuzun bir parçası hâline gelen "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı"ndaki ilkelerle büyük ölçüde paralellik göstermektedir (Gözübüyük, 2008:179).
Anayasa, yerel yönetimlerin karar organlarının seçimle belirlenmesini emretmektedir. Karar organlarının dışında kalan yürütme organlarının (belediye başkanı, vali ve muhtar) seçimle belirlenmesini zorunlu kılmamıştır.