Merkezî yönetimin üstlendiği tüm hizmetleri sadece başkentte örgütlenerek ülke genelinde yürütebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle merkezî yönetim kuruluşları, kendilerinin bir uzantısı olarak taşrada da örgütlenmiştir. Merkezî yönetimin taşra örgütü, yerinden yönetim kuruluşları gibi ayrı bir kamu tüzel kişiliğine, ayrı bir personel rejimine ve müstakil bir bütçeye sahip değildir, ilgili merkezî yönetim kuruluşuna hiyerarşik olarak bağlıdır.
Merkezî yönetimin taşra örgütü il, ilçe, bucak ve bölgesel kuruluşlardan oluşur. Anayasa'ya göre, Türkiye, merkezî idare kuruluşu bakımından coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere; iller de diğer kademeli bölümler ayrılır (AY md.126).
İlçeler ve bucaklar, ilin hiyerarşik olarak alt birimleridir. Bunların başında bir mülki idare amiri görev yapar. İlçelerin başında bulunan kaymakam ile bucakların başında bulunan bucak müdürü, ilin mülki idare amiri olan valinin hiyerarşik astlarıdır.
İl Yönetimi
Merkezî yönetimin taşra örgütlenmesinin temel birimi ildir. Anayasa'mıza göre, illerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. İllerin kurulması, kaldırılması, isim, merkez ve sınırlarının belirlenmesi ve değiştirilmesi yasayla olur. Ayrıca, bir ilçenin bir ilden alınıp diğer bir ile bağlanması da yasal düzenlemeyi gerektirir.
Vali, il genel yönetiminin başıdır. Vali ilde devletin, hükümetin ve ayrı ayrı her bakanın temsilcisi ve bunların idari ve siyasi yürütme aracıdır. İlin genel yönetiminden vali sorumludur. Bu bakımdan valinin yönetsel olduğu kadar siyasal nitelik taşıyan görevleri de vardır. Valiler, İçişleri Bakanlığının önerisi, Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanının onayıyla atanırlar. Valilik, istisnai bir memuriyettir ve vali olabilmek için yasalarda özel nitelikler öngörülmemiştir. Genel olarak hükümetler güvendikleri kişileri vali olarak atamaktadırlar (Gözübüyük, 2006a:101). Valiler, gerektiğinde atanmalarındaki usule göre kadro aylığı ile merkez emrine alınarak (merkez valiliği statüsünde) İçişleri Bakanı'nın vereceği işlerde görevlendirilebilirler.
Valilerin ildeki görev ve yetkileri 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nda ayrıntılı olarak sayılmıştır. Valinin yanında, görevlerinde yardımcı olmak üzere, kaymakamlık mesleğinden gelen ve illerin büyüklüğüne ve statüsüne göre belirli sayıda vali yardımcısı görev yapar.
Her ilde bakanlıkların kendi il örgütleri vardır. Bunlara "il müdürlükleri" denilmektedir. Bakanlık il müdürlüklerinin başındaki yöneticilere de "il müdürleri" adı verilir. Bunların sayısı ve adı bakanlıkların sayısı ve adıyla yakından ilgilidir. İlde bulunan il müdürlerine örnek olarak defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il emniyet müdürü, il kültür ve turizm müdürü verilebilir. İl müdürleri, valinin emri altında görev yaparlar ve bağlı oldukları bakanlıkla yakın temas halindedirler. İl müdürleri, görev alanlarına giren işlerin yapılmasından valiye ve ilgili bakanlığa karşı sorumludurlar. Vali, il müdürleri arasında iş birliğini ve eş güdümü sağlar. İl müdürlüklerinin kendi bakanlıklarıyla ilgili yazışmaları da vali aracılığıyla yapılır.
İl İdare Kurulu, il genel yönetiminde valiye yardımcı olan bir kuruldur. İl İdare Kurulu, valinin başkanlığında, hukuk işleri müdürü, defterdar, il millî eğitim müdürü, il çevre ve şehircilik müdürü, sağlık müdürü, gıda, tarım ve hayvancılık müdüründen oluşmaktadır. Vali, bu kurula başkanlık etmek üzere bir vali yardımcısını da görevlendirebilir.
İlçe Yönetimi
Mülki idare bölümlerinden ilden sonra ikinci kademeyi ilçe oluşturur. İller gibi ilçeler de yasayla kurulur. İlçe yönetiminin yapısı, il yönetimiyle benzerlik göstermektedir. Bunlar kaymakam, ilçe müdürleri ve ilçe idare kuruludur.
İlçe yönetiminin başı olan kaymakam, İçişleri Bakanı'nın, Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın imzalarını taşıyan ortak (müşterek) kararnameyle atanır. Kaymakamlık bir meslek memurluğu olduğu için kaymakam olabilmenin öğrenim ve sınav gibi özel koşulları vardır; bunlar yasayla düzenlenmiştir.
İlçenin genel idaresinden kaymakam sorumludur. Bu sorumluluğun bir gereği olarak kaymakam ilçedeki merkezî yönetim kuruluşlarının hiyerarşik amiridir. Kaymakamın görevleri, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nda sayılmıştır.
Bakanlıkların ilçelerde, ilçe emniyet müdürlüğü, ilçe millî eğitim müdürlüğü, ilçe gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü gibi örgütleri vardır. Bunların başında yönetici olarak ilçe müdürleri bulunur. İlçe müdürleri kaymakamın emri altında görev yaparlar ve görevleriyle ilgili işlerin yürütülmesinden kaymakama karşı sorumludurlar. İlçe müdürleri yazışmalarını kaymakam aracılığıyla yaparlar.
İlde olduğu gibi, ilçe yönetiminde kaymakama yardımcı olmak üzere ilçe idare kurulu vardır. Bu kurul, kaymakamın başkanlığında yazı işleri müdürü, mal müdürü, hükümet tabibi, millî eğitim müdürü, gıda, tarım ve hayvancılık müdüründen oluşur.
Bucak Yönetimi
Mülki idare bölümlerinden üçüncüsü ve en küçüğü olan bucak yönetimi, merkezî yönetimin taşradaki en son halkasını oluşturur. Bucak yönetiminden daha küçük ölçekli bir birim olan köy yönetimi, merkezî yönetimin hiyerarşisi içinde yer almaz. İleride değinileceği gibi köy yönetimi, bir yerel yönetim kuruluşudur; devlet tüzel kişiliğinden ayrı kamu tüzelkişiliğine sahiptir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na göre bucak; coğrafya, ekonomi, güvenlik ve yerel hizmetler bakımından aralarında ilişki bulunan kasaba ve köylerden oluşan bir yönetim bölümü olarak tanımlanmıştır (İİK, md. 41). İl ve ilçelerin yasayla kurulmasına karşın bucakların kurulması, kaldırılması, merkezinin belirtilmesi, adlarının değiştirilmesi İçişleri Bakanlığının kararı ve Cumhurbaşkanının onayıyla olur (İİK, md. 2).
Bucak yönetimi, bucak müdürü, bucak meclisi ve bucak komisyonu olmak üzere üç organdan oluşmaktadır. Bucak müdürü, bucaktaki en yüksek hükümet memuru olarak bucak yönetiminden sorumludur. Bucak müdürü, İçişleri Bakanlığı tarafından valilik emrine atanır, görev yeri vali tarafından belirlenir. Bucak müdürünün görev ve yetkileri kaymakamın sahip olduğu yetkilere benzer.
Yıllardan beri bucaklar fiilî tasfiye sürecini yaşamaktadırlar. Bunun nedenleri arasında, boşalan bucak müdürlerinin yerine yenilerinin atanmaması ve gelişen bucakların ilçeye dönüşmesi gösterilebilir (Gözübüyük, 2006a: 108). Gerçekten Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra sayıları sürekli artan bucaklar son yıllarda birçoğunun ilçe olması ve yenilerinin kurulmaması nedeniyle giderek azalmıştır. Günümüzde bucak biçiminde örgütlenmenin, ulaşım olanaklarının gelişmesi, köylerin ilçe ve il merkezleriyle artan ilişkileri, kentleşme gibi nedenlerle işlevsiz hâle geldiği için kaldırılmasının yerinde olacağı ileri sürülmektedir.