Ahmet Rasim
Cenab-ı Hak gani gani rahmet eylesin; peder hamur işini pek severdi. O kadar severdi ki gün geçirmezdi; gözlemesinden tut da külbohçası, altüst böreği, su böreği, fincan böreği, lalanga, yassı kadayıf, tel kadayıf, piruhi, tatar böreği, yufka pilavı, hamur çorbası, saray lokması, mantı, baklava, ekmek kadayıfı, şekerpare, sarığı burma, tulumba, hurma yer; Tanrı'nın günü yaptırırdı. Mübaret yerdi de bir kere bismillah deyip de çorbadan girişti mi et, dolma, sebze, zeytinyağlı, sağ yağlı, paça, tatlı, tuzlu, pilav demez, hoşafta kaşığı temizlerdi. Yemekten sonra çubuğunu yakar, sade kahvesini içerdi.
Hiç unutmam, böyle bir kış mevsimiydi. Kar yağmış. Bahçe üstünde asma odadayız. Ortada lenger mangal tepeleme dolu. Kahve ibriği kenarında. Annem de öksürük olmuş, ılhamur kaynatıyordu.
Peder de yeni Trabzon mektupçusu olmuş. Ya gitti, ya gidecekti. Malum ya! Eski adamlar biraz titiz olurlardı. Meğer aşçı mutfağı temiz mi tutuyor, yoksa alabildiğine mi gidiyor diye kurmuş. Rahmetli "tekerlekleri çevir" diye işaret etti. Çevirdim. Çubuğu elde fırladı. Yetmişbeş seksen vardı ama yine dimdik yürürdü. Eski satranç yünlü takke başında, bir karış tüylü kürk sırtında, yırtmaçlı Üsküdar alacısı üstünde, belinde şal... "Nereye" diye kim soracak? Kimin haddi?... Az öksürdü. Sofradan işittik. Biraz sonra bizim Arap geldi: "Büyük bey aşağı iniyor." dedi.
Beş dakika, on dakika, yarım saat, bir saat, bir buçuk saat bekledik gelmedi. Bana da merak oldu. Odadan da sıkıldım. Yavaş yavaş indim. Kulak verdim ki aşçı ile konuşuyor: "Senin nene lazım, bir daha çevir!" diyor. Ne olsa beğenirsin?
- ?...
Mutfağa inmiş, bakmış aşçı hamur açıyor. Tahtanın başında beklemiş. Bol maydanozla, peynirle tepsiye koydurmuş. Tam bir tarafı iyice kızarıp aşçı çevirdi mi o katı aldırıp çatır çatır yiyor, bir daha çevirtiyor. "Çevir Mehmet, kopar Mehmet!" diye böreği bir hale getirmiş ki, harcını tutacak ancak bir iki yaprağı kalmıştı... Beni görünce gülümsedi: "Tam zamanında yetiştin, gel bakayım karşıma geç!" diyerek tepsiyi hamur tahtasının üstüne koydurttu: "Oğlum senin börek dediğin mutfakta yenir. Babam da öyle yapardı." dedi.
İşte o zaman, bu zaman, benim de canım börek istedi mi evde isem mutfakta, sokakta isem dükkanda yerim... Fakat siz hiç yemiyorsunuz, buyurunuz a!... Çarşı börekleri soğumaya hiç gelmez.