Paul Valery
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu.
Yani Edgar Poe şiir hakkında ne düşünüyordu? Birkaç kelime ile anlatıvereyim. Poe bir şiirin psikolojik şartlarını tahlil ediyor, bu şartların başına şiirin uzunluğunu, kısalığını koyuyor, buna ayrı bir önem veriyor; bir taraftan da bu eserlerin, yani bu şiirlerin, özleri üzerinde duruyordu. Kolayca ortaya koyuyordu ki birçok şiirler fikir işleriyle uğraşmış, nesrin görebileceği işleri görmüşlerdir. Ne tarih, ne ilim, ne de ahlak ruhun diliyle konuşmaktan bir şey kazanmamıştır. Öğretici şiiri, tarihi şiiri, yahut ahlaki şiiri, her ne kadar birçok büyük şairler işlemişlerse de bunlarda akla veya deneye dayanan bilgilerin, hayal ve heyecan gücünün verimleriyle garip bir şekilde birleştiği görülür.
Poe, yeni şiirin zamanın gidişine uyması gerektiğini anlıyordu. İnsan gücünün belirli yollara ayrılmasını isteyen bir devirde şiir artık kendi öz konusunu bulabilecek, ortaya saf haliyle çıkabilecekti.
Şiir hazzının şartlarını aramakla, şiirin ne olmadığını göstermekle Poe yeni bir çığır açıyor, bir nevi matematikle bir nevi mistiği birleştiren parlak ve kesin bir doktrin ortaya atıyordu.