Üyelik İşlemleri
Hoşgeldin
edebiyat dostu
Menü
Menü
Ana Sayfa
Eserinizi Ekleyin
Yeni Eklenenler
Yazarlar
İletişim
Hakkımızda
Menü
Kategoriler
Hikaye
Şiir
Makale
Deneme
Yazı Türleri >>
Köşe Yazısı
Biyografi
Destan
Efsane
Eleştiri
Fıkra
Gezi
Günlük
Hatıra
İnceleme
Masal
Mektup
Röportaj
Sohbet
Söylev
Tiyatro
Edebi Örnekler
Kısa Kısa
Belgeler
Tarih
Psikoloji
Sosyoloji
Felsefe
Arkeoloji
Sinema
Fotoğraf
Bilim
Teknoloji
Hayvanlar Alemi
Uzay
Müzeler
Mimari Anıtlar
Ders Özeti
Etkinlikler
>>
Nasa'nın Kamerasından Dünya
Haberler
Mehtap
Mehmet Rauf
Siyah İnciler.
Mensur Şiir
Deniz karşıki sâhilin kumları üstünde
dalgın dalgın nefes alıyor, manzara mahmûr
bir sükûn-ı tâm içinde tulû-ı kameri
bekliyor, yavaş yavaş tekâsüf eden zıll-ı
arz Beykoz’un üstünden nebeân eden sabah
nurlarına benzer billûrîn iltimâlarla gecenin
eşbâha verdiği kışr-ı muzlim-i lerzân
üzerine bir sath-ı envâr çekiyor; deniz zîbakî
bir rükûd ile hâmûş, pür-hâb u sükûn;
yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin inleyen
dalgalar...
Birdenbire çehre-i kamer infilâk etti,
pâk ve mahmûr, semânın bütün nücûmu
zerrîn bir tebessümle titreştiler, suların üstünde
pür-nûr handeler terennüme başladı,
sevâhilin sükûn-ı mağmûmânesine bir vakar-
ı melûl geldi; kamerin gittikçe beyazlaşan
ziyâsı, gecenin gittikçe lâciverdleşen
zulmeti içinde Yeniköy dubasının yeşil ziyâları
mâîleşiyor, Umûr Yeri’ndeki kırmızı
ziyâlar sâkit birer nigâh-ı ricâ gibi bakıyor;
kamerin ziyâsı o kadar donuk ki duman
zannolunur, bir mehtap değil bir hâle...
Âh bana bu ketûm mehtap dokunuyor,
sırf nûr ve cevherden mehtaplar istiyorum;
yâhut yok, zulmetler olsun, hiçbir nigâh-ı
ziyâ ile titrememiş bâkir, saf zulmetler olsun;
hiçbir enîn-i beşerle sızlamamış ezelî
sükûnetler olsun; gideyim, enîn-i âmâlimi
orada dinleyim, mürdezâd ümitlerimi oraya
gömeyim.
Günümüz Türkçesiyle
Deniz karşıki sahilin kumları üstünde
dalgın dalgın nefes alıyor, manzara uykulu
bir sessizlik içinde ayın doğuşunu bekliyor,
yavaş yavaş koyulaşan yeryüzünün gölgesi
Beykoz’un üstünden fışkıran sabah nurlarına
benzer billur gibi parıltılarla gecenin
cisimlere verdiği titrek karanlığın kabuğu
üzerine ışıktan bir örtü çekiyor; deniz cıva
gibi bir durgunlukla sessiz, uykulu ve sessiz;
yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin
inleyen dalgalar...
Birdenbire ayın yüzü açıldı, temiz
(saf) ve uykulu, gökyüzünün bütün yıldızları
sarı bir tebessümle titreşti, suların üstünde
ışık dolu gülüşler şarkı söylemeye
başladı, sahillerin gamlı sessizliğine bezgin
bir ağırbaşlılık geldi; ayın gittikçe beyazlaşan
ışığı, gecenin gittikçe lacivertleşen karanlığı
içinde Yeniköy dubasının yeşil ışıkları
mavileşiyor, Umûr Yeri’ndeki kırmızı
ışıklar suskun birer rica bakışı gibi bakıyor;
ayın ışığı o kadar donuk ki duman zannedilir;
bir mehtap değil, bir hale...
Âh bana bu ağzı sıkı mehtap dokunuyor,
sırf ışık ve cevherden mehtaplar istiyorum.
Yahut yok, karanlıklar olsun, hiçbir
ışıklı bakış ile titrememiş, el değmemiş, saf
karanlıklar olsun; insanlığın inleyişi ile sızlamamış
ezelî sessizlikler olsun; gideyim,
emellerimin inleyişlerini orada dinleyeyim,
ölmüş ümitlerimi oraya gömeyim.
Eklenme Tarihi:
24 Ekim 2013
Yorumlar
Yorum yapabilmeniz için üye girişi yapmalısınız...
Yazarın sitemizdeki eserleri
Ahmet Hikmet'i Nasıl Tanıdım?
-
Mehmet Rauf
(
Hatıra
)
Baran-ı Bahar
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
Benim Olsaydın
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
Çiçekler Gibi
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
Kadın İhtiyacı
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
Mehtap
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
Nisan Gecesi
-
Mehmet Rauf
(
Şiir
)
© Metinlerin telif hakları yazarlara ya da yasal temsilcilerine aittir.