Tevfik Fikret
Bu şiirin merkezinde “ben” vardır. Bu “ben” yaşadığı ruh hâlinin bilincindedir, en azından onu bilinciyle kavramak ve anlatmak ister. Bu metnin zihniyetini bulmak için metindeki bazı söz gruplarından hareket etmek gerekir: Bu ruh hâlinin mahiyetini “Ben hakîkatten ihtiraz ederim”, “Asüman... deniz... gece”, “beni terhîb eder” (Gök, deniz ve gece beni korkutur), “o füshattan sıkılır ruh-ı pür-hazerim” (genişlikten çekingen ruhum sıkılır), “mükedder mizâç-ahvel”, “görerek boş hayat-ı pürcûşu”, “beni gafil yaşattı hilkatten, tuttu âvâre her saadetten”, “şu hazin fıtrat-ı garibem” söz gruplarının sezdirdiği gibi, kendi hâlini daha canlı anlatmak için verdiği örnek de ortaya koymaktadır. Yani bu metinde, kişi kendi ruh hâlini problem olarak ele almıştır. “Ben”, yaşadıklarından hareketle kendi iç dünyasının bazı özelliklerini şiirin imkânlarıyla ifade etmektedir. Bu demektir ki bu metin, insanın ruh hâlinin problem olarak ele alındığı bir dönemde ve yerde kaleme alınmıştır. Dikkat dışa değil, “ben”in iç dünyasına yöneliktir. “Ben”in de kötümser olduğu sözlerinden anlaşılmakta ve sesten sezilmektedir. Buradaki “ben”in, daha yerinde bir ifadeyle insanın, daha önceki dönemlerde şiirlerde söz edilenden farklılığı, zihniyetten kaynaklanmaktadır. Artık yaşayan insanın kişisel problemleri ve dikkatleri üzerinde duran bir zihniyet, varlığını sanat eserinde hissettirmektedir.