Âkif Paşa
Mersiye, Âkif Paşa Divançesi, s. 178.
Küçük şeklinde ve nisbeten durulmuş dilinde insanın ta kendisini arayan yeni şiirdir.
Böylece Akif Paşa, bu on altı mısranın içinde şiirin insanla münasebetini değiştirdiği gibi, yepyeni bir tem de getirmiştir.... Nedim’den itibaren çerçevelerini zorlayan şiirimizde bu koşma, sadece teessürî sahada kalmasına rağmen ilk muvaffak hamledir. Akif Paşa’nın ancak Şinasi’den sonraki nesil tarafından tanınmış olması da onun eseriyle edebiyatımızda ne kadar yeni olduğunu gösterir.
…
Sanki hece veznini ve koşma şeklini almasıyla teessürî hayat birdenbire bütün hürriyetini kazanır. Burada Namık Kemal’in, Vâsıf’ın şiiri için yaptığı dikkatin isabeti meydana çıkar. Değişen teknik ile sanki insanın kendisi meydana çıkmıştır. Filhakika daha ilk kıt’adan itibaren hakikaten duyulmuş şeylerin, dünyasına gireriz. Kaybedilen torunun küçücük ve sevimli varlığı ve asıl mühimi ölümün kendisi, gerisi olmayan mâcera bizi birden bire sarar.
Hece vezninin Tanzimat’tan sonra birden bire kazandığı rağbette bu koşmanın, en yakın devirde gelenekten kopmuş örnek sıfatıyla mühim bir hissesi vardır.