Seneca
Yanından gelenler senin kölelerinle ahbapça geçindiğini söylüyorlar; buna çok memnun oldum. Senin bilgeliğine, irfanına zaten bu yakışır. "Onlar köledir" diyecekler; ama aynı zamanda insandırlar. Onlar köledir: evet ama bizim hayat yoldaşımızdır. "Köledirler": evet, ama bizim düşkün dostlarımızdır. "Köledirler" evet, ama bizim de onlar kadar talihin elinde olduğumuzu düşünürsen, biz de onlarla beraber birer köle değil miyiz? Bunun için gülerim kölesiyle yemek yemeyi ayıp sayanlara. Niçin mi? Çünkü şu köle kalabalığını yemek yiyen efendinin etrafına diken gayet gururlu bir alışkanlıktan başka nedir?
Efendi midesinin alabildiğinden fazla yer; her şeyi, boğazına tıkarken aç gözlülükle doludur. Bahtsız köle ise, konuşmak için dahi ağzını açamaz: Sopa her mırıltıyı bastırır; öksürük, aksırık, hıçkırık gibi tesadüfi şeyler yüzünden bile dayak esirgenmez. Herhangi bir sesle sükutu bozmanın büyük cezası vardır. Sabaha kadar aç karnına ses çıkarmadan dururlar. Netice olarak, efendilerinin önünde söz etmelerine izin verilmeyen bu kimseler, efendilerinin ardından söz ederler. Halbuki bir zamanlar yalnız efendileri yanında değil, fakat onlarla konuşup görüşen, ağızları dikilmeyen köleler, efendileri yerine kelleyi vermeye, çatan tehlikeyi kendi üzerine çevirmeye hazırdırlar; ziyafetlerde konuşurlar, ama işkence sırasında ses çıkarmazlardı. Sonra şu "Her köle, bir düşman" sözü hep o gururun yaygarasıdır. Köleler bizim düşmanımız değildir, biz onları düşman ediyoruz.
...
Daha fazla vaktini almak istemiyorum. Zaten seni teşvik etmeye hacet yok. Temiz ahlakın bir de şu iyiliği var ki, kendinden haz duyar ve süreklidir. Bozuk ahlak ise sebatsızdır, sık sık değişir: Daha iyi değil daha kötü olur. Sağ ol.