Cynthia MacGregor
Çeviren: Rana Sey. Etiketler: Masal.
Çeviren: Rana Sey.
Etiketler: Masal.
Bir zamanlar küçük bir cadı varmış. Ama büyü yapmayı bilmezmiş. Bu nedenle, diğer cadılar gibi süpürgesine binip uçamazmış da.
Diğer cadılar süpürgelerine binip ağaçların ve damların üzerinden uçup bulutlara çıkarmış. Uçarken de “Karga peyniri kaptı” diye bağırıp, ardından bir şey daha mırıldanırlarmış. Ama ne söylediklerini küçük cadı bir türlü anlayamazmış. Süpürgesine biner, uçmak ister, “Karga peyniri kaptı” der; ama gerisini bilemezmiş. Süpürge kıpırdanır ama uçmazmış. Küçük cadı “Gerisi neydi bu sözün” diye hırsla bağırırmış. Diğer cadılar gülüp küçük cadının haline, aydedeye kadar uçarlarmış…
Bir ağacın altında bir sürü armut varmış
Üç armut soldaymış
Üç armut sağdaymış
Küçük cadı armutları saymış ve demiş ki “Tam tamına altı tane. Tamam şimdi olacak bu iş.” Oturmuş süpürgesine. O sırada bir armut daha düşmüş ağaçtan. Küçük cadı mırıldanmış tekerlemeyi: “Karga peyniri kaptı, üç artı dört eşittir altı” Ama süpürge yine devrilmiş. Küçük cadı yüzükoyun yuvarlanmış. “Aptal armutlar” diye hırsla bağırmış…
O sırada bir tavuk geçiyormuş oradan. Solundan üç civciv, sağından üç civciv yürüyormuş.
Küçük cadı civcivleri saymış ve heyecanla seslenmiş.
“Durun yerinizde.”
“Gıt gıt” demiş tavuk. Ardından iki civciv daha koşup gelmiş. Küçük cadı süpürgesini yakalamış ve tekerlemeye başlamış: “Karga peyniri kaptı, dört artı dört eşittir altı.” Süpürge yine devrilmiş. Küçük cadı tepetaklak yuvarlanmış otlara ve hırsla bağırmış: “Şaşkın civcivler!” “Kim şaşkın” diye sormuş koyunlar. Küçük cadı kafasını çevirmiş, karşısında altı koyun. Koşa koşa bir köpek gelmiş o sırada: “Hop hop haydi bakalım, altınız da sürüye geri dönün.” “Durun” diye bağırmış küçük cadı, süpürgesini kapıp gelmiş. Ama koyunlar o kadar çokmuş ki küçük cadı hepsini sayamamış bile. Binmiş süpürgesine başlamış tekerlemeye: “Karga peyniri kaptı, bir sürü eşittir altı”. Veeee küçük cadı yine kendini bir anda otların arasında bulmuş. Çabucak fırlamış ayağa ve bağırmaya başlamış: “Bu senin suçun aptal, şaşkın süpürge, işe yaramaz süpürge.” Ve süpürgesinin üzerinde tepinmiş, tepinmiş ve onu parçalamış.
Küçük cadı kendisine yeni bir süpürge bulmak üzere yola çıkmış. Kısa zamanda yorulmuş. O sırada diğer cadılar yanından uçup geçmişler. Geçerken de “Niye yürüyorsun? Niye süpürgene binmiyorsun” diyerek gülüşmüşler…
Oradan geçen bir kuş küçük cadıya “Atla sırtıma, seni taşıyayım” demiş. Küçük cadı kuşun sırtına binmiş, uçmuşlar. Yolda kuş sormuş ona: “Artık sen de büyü yapabiliyor musun? “ “Tabii ki” demiş küçük cadı. Demiş, ama o sırada unutmuş her şeyi yeniden. Bir düşünmüş ve tekerlemeyi söylemeye başlamış: “Karga peyniri kaptı, altı artı altı eşittir altı” der demez kuş öyle bir gülmüş ki, sırtından küçük cadıyı düşürmüş. Küçük cadı bir yığın okul çantasının arasına düşmüş. Çocuklar top oynuyormuş ve ona seslenmişler “Bizimle birlikte oynar mısın?” “Şimdi olmaz” demiş küçük cadı, “Önce öğrenmem gereken bir şey var, onu öğrenmeliyim”…
Neredeyse pencereden dışarı uçacakmış. Ama neyse ki, fişi prizde takılı olduğu için çok uzağa gidememiş. Çocuklar şaşırıp kalmışlar. Onlar da büyü yapmayı öğrenmek istiyorlarmış. “Çalı süpürgesiyle bu iş daha iyi olur” demiş küçük cadı. Bunun üzerine çocuklar kumbaralarındaki parayı boşaltıp iki tane uzun saplı çalı süpürgesi satın almışlar. Süpürgelerin birini küçük cadıya vermişler Diğeri de çocuklarınmış. Küçük cadı tekerlemeyi söylemiş. El sallayıp uçup gitmiş. Çocuklar küçük cadıyı dikkatle izlemişler ve seslenmişler: “Bunu biz de yaparız”. Hep birlikte süpürgeye binmişler. Ama birden küçük cadının dediklerini unutuvermişler.
Çocuklardan biri tekerlemeyi denemiş: “Karga uçtu gitti, üç artı üç eşittir altı.” Süpürge kıpırdamamış bile. Bir başka çocuk “Karga karga gak dedi, üç artı üç eşittir altı” demiş. Süpürgede hiç hareket olmamış. Bir başka çocuk bağırmış: “Karga peyniri yedi.” Bir diğeri “Karga peyniri yuttu” diye bağırmış. Hepsi heyecanla süpürgenin üzerinde öyle bir hoplayıp zıplamışlar ki, süpürge devrilmiş. Ama çocuklar hâlâ büyülü tekerlemeyi söylemeyi bilmiyorlarmış. Sen biliyor musun?...