Ahmet Haşim
Bir mühendisi, bir şairi, bir doktoru, hatta ismini ömrünüzde işitmediğiniz herhangi bir mesleğe mensup birini, hiç anlamadığınız bir işinden dolayı beğenir gibi olunuz. Derhal bütün faziletler sizindir: Hayırhahsınız, zekisiniz, sevimlisiniz, terbiyelisiniz; ilminize, irfanınıza hiç diyecek yok. Ağzınızdan düşürverdiğiniz küçük bir mürai bir methe mukabil sırtınıza geçirilen mutantan altın hil'ati bir an içinde kaybetmek ve yağmur altında bir çıplak gülünçlüğüne düşmemek istiyorsanız, sakın sözünüze en ufak bir kayd-ı ihtiyatinin gölgesini düşürmeyiniz.
İşte rahat yaşamanın düsturu!
Halbuki her fikir otlağından, topal ve yaralı bir hayvan gibi, sopa ile, taşla, tekme ile uzaklaştırılan münekkit, hakikatta, insan zekasının en müessir hadimlerinden biridir. Müstakbel şafaklara doğru yürüyen mevkibin ta önünde, ümit bayraklarını dalgalandıran onun koludur.
Büyük üstadım Gourmond şunu der: Bütün canlı mahlukata nazaran insanın faikiyetini yapan, istidatlarının tenevvüüdür. En zeki hayvan bir tek şey yapar. Fakat onu mükemmel yapar: At, arka ayaklarıyla, Dempsey ve Carpantier'nin yumruklarından daha mükemmel çifteler atar; arı, kimyahane fırınlarına ve dolaşık imbiklere hiç muhtaç olmaksızın bir Berthelot dehasıyla balını süzer, örümcek, en usta bir dokumacı gibi havai tuzağının namer'i tellerini ören. Fakat o kadar!
Halbuki binbir sahaya dağılmış çalışan insan faaliyetinin mahsulleri, bizzarure nakıs ve muvakkattır. Hayvan, gayesine varmış duruyor, insan gayesini hala aramakla meşguldür.
Herhangi bir sahada insanı artık daha ileriye gitmekten müstağni görenler, bilmeyerek, onu hayvan seviyesine indirmek isteyenlerdir.
Münekkit ise, her beşeri marifetin hala tekemmüle muhtaç olduğunu bağırmakla, her sabah, insana hayvan olmadığını hatırlatıyor.