Cemil Süleyman Alyanakoğlu
Yazar, 1938, 110.
Büyük harpte, bir lisan inkilâbı oldu. Dikkat ediyorum, hiç kimse farkında değil. Fakat bu inkılâbı askerler yaptı; edipler, muharrirler değil”...
Bütün dünya, birbiri arkasına sıra sıra dizilmiş terkiplerle, başı ve sonu belli olmayan uzun cümleler yapmaya uğraşırken, işitilmemiş Arapça ve Acemce kelimeler bulmak için lûgat kitaplarını karıştırırken, ordu, kısa ve keskin cümlelerle en çetin mevzuları vuzuhla ifade ediyor, bir kolordu kumandanına emir yazarken neferin anlayacağı lisanı kullanıyordu. Çok az zaman içinde bir ordu edebiyatı vücude geldi; gençlik, öz dilini o ocakta öğrendi; yurt sevgisini, milliyet duygusunu, o kaynaktan aldı; geride kalanlara aşıladı.
Benim, bizzat kendimin, Tanin’den, Servet-i Fünun’dan sonraki lisanımın, üslûbumun doğduğu yer itiraf ederim ki o ocaktır...