Mehmet Fuat Köprülü
Bilhassa İslâmiyet’in kuvvetle yerleştiği merkezlerde, müşterek İslâm medeniyetinin temsil edici te’siri altında âlimler, mutasavvıflar, şâirler, bakıcılar, müneccimler, efsuncular, mûsıkîşinâslar birbirlerinden tamamıyla ayrılmışlardı; Baksı’ların asırlarca önce tek başlarına gördükleri vazifeler, dağılmış, parçalanmıştı: Hastaları hekimler veya efsûncular tedâvî ediyor, mûsıkî aletlerini mûsıkîşinâslar çalıyor, şiir ve edebiyatla uğraşmak medreselerde Arap ve Acem edebiyat ve bilgilerini edinmiş âlimlere ait bulunuyor, eski baksı’ların halkın muhayyilesinde efsanevî bir şekil alan kerametleri artık mutasavvıflara isnâd olunuyordu (Köprülü 1966b: 65).