Süleyman Nesib
Ercilasun, 2006: 148.
Bütün sanâyi-i nefîsenin mevzûu, güzellik dediğimiz şeyi zapt ve tasvîrdir. Güzellik nedir? Güzelliğin hâricde bir vücûdu var mıdır? Hoşumuza giden şeye güzel diyoruz. Fakat güzellik dediğimiz şey sertlik, yumuşaklık gibi bir hassa değildir, eğer öyle olsaydı, o cisim herkese güzel görünürdü. Gerçi güzel sanatlara ait bazı şart ve kaideler vardır. Fakat bunlar yalnız mevâdda, hudûda şekle dâirdir.
Bir eser o mevâdda mürekkep olmak ve o eşkâl ve hudûd dâhilinde bulunmakla güzel olmak lâzım gelmez. Güzellik bir hassa değildir. Hâricde vücûdu da yoktur. Sûreti umûmiyede eşyâdan birine bakılsa birçok cüzden mürekkep olduğu görülür. Bu cüzler daima birtakım kuvâ-yı müessirenin taht-ı tesîrinde ittihâd ve terekküb ettiklerinden münferiden hâiz olmadıkları bazı eşkâl ve havâssı iktisâb ettikleri gibi heyet- i umûmiyelerinden o ittihâd ve terekkübe mahsûs bir mana dahi teyerân eder ki buna mana denir...