Sainte Beuve
Saint-Beuve, 1990, s. 319-320.
İnsan zekâsını zenginleştiren, hazinesine gerçekten bir şeyler katan, onu bir adım daha ileri götüren, tereddüde yol açmadan manevî bir hakikati keşfeden, yahut meçhul bir tarafı kalmadığı sanılan insan kalbinde öteden beri var olan bir ihtirası bulup ortaya atan; düşüncesini, müşahedesini veya buluşunu herhangi bir şekilde, bununla beraber geniş ve büyük, ince ve makul, sağlam ve haddi zatına güzel bir şekilde açıklayan, kendine mahsus bir üslûpla ama içinde herkesin kendi üslûbunu bulduğu bir üslûpla, hiçbir yeni kelimeyi ihtiva etmediği hâlde yeni olan bir üslûpla, aynı zamanda hem yeni hem eski olan bir üslûpla, bütün çağların kolaylıkla anlayabileceği bir üslûpla yazan adamdır.