Aristo
Aristo, 1983, s.30-31.
Şairin ödevi, gerçekten olan şeyi değil, tersine, olabilir olan şeyi, yani ihtimal veya zorunluluk yasalarına göre mümkün olan şeyi anlatmaktır. Tarih yazarı ve şair, biri düzyazıyı, öteki nazım yazdığı için birbirlerinden ayrılmazlar. Çünkü Herodotos'un eserinin mısralar hâline getirilmiş olduğu düşünülebilir; bununla birlikte, ister nazım ister düzyazı biçiminde olsun, Herodotos'un eseri bir tarih eseridir. Ayrılık daha çok şu noktada bulunur: Tarihçi daha çok gerçekten olan'ı, şairse olabilir olan'ı anlatır. Bunun için şiir, tarih eserine oranla daha felsefi olduğu gibi, daha üstün olarak da değerlendirilebilir. Çünkü şiir; daha çok genel olanı, tarihse tek olanı anlatır. Genel olan deyince de, ihtimal ya da zorunluluk yasalarına göre, belli özellikteki bir kişinin böyle veya şöyle eylemde bulunması anlıyoruz.