Kemal Hasekioğlu
Oğlum, Paşa Oğlum, Ahmedim;
Tam on iki yıldır senden haber alameyordum. Ah, ne kadar özledim seni... Geceleri hep düşüme giriyorsun... Ağlayıp duruyorum akşam sabah, garip garip, “Ahmed’im, yavrum!” diye diye. Dün senin bulunduğun memleketten bizim gomşu Hasan Efendi geldi. Alımsatım için gitmişmiş de oraya, çarşıda dolaşırken seni görmüş; görüşmüşsünüz bir mikdar, “Memlekete gidiyom.” demiş sana, “Anana mektup falan bir şey gönderecen mi?” demiş; acele bi şey yazamamışın, selam göndermişin. Amanın dünyalar benim oldu. İki yıldır beni yatakta yatıran hastalığım sanki eyileşiverdi. Ah benim yiğit oğlum, kim bilir ne kadar işlerin vardır da bana mektup yazamazsın. Yahut yazarsın da gönderdiğin adamlar bana ulaştırmeyorlardır kör olasılar. Ah benim oğlum beni düşünmez mi hiç! Bilmez miyim ben! Hastayım deyince ne kadar üzülüp ağlarsın biyol kim bilir? Keşki yazmasaydım. Ama hiç kederlenme oğlum. İşte senin haberin beni eyi etti.
...