Ayhan Gerçeker
...
Sanatın özünde “anlamak” vardır. Her şeyin anlaşılabilir olduğu, matematik kesinliğe sahip bir dünyada sanat olamazdı ya da günlük raporlara dönüşürdü. Varlıkların, toplumsal ilişkilerin anlaşılmazlığı doğurdu sanatı. Gerçeği olduğu gibi yansıtmak ya da aydınlatmak olsaydı sanatın ereği, fotoğraf makinesinin olduğu bir çağda resim sanatından söz edilemezdi ya da bir ses alıcı en büyük sanatçı olurdu. Oysa sanat gerçeği anlamaya, gerek “ben”in gerek “ben olmayan”ın özüne inebilmeye, evrenin anlaşılmazlığını alt etmeye çabalar. Beckett (Bekıt)’ın, Kafka’nın boğuntusu, hiç kuşkusuz her sanatçıda, büyücüde bile vardır.