Ünal Aytür
...
Gerçekten de bir roman için seçilecek bakış açısı o romanın tüm yapısını ve anlamını etkileyecek önemdedir. Romana girecek olayların saptanmasında bakış açısı yazarın en doğal yardımcısıdır. Romanın anlatım dili ve üslubu, tamamen kullanılacak bakış açısına bağlıdır. Yazar okuyucunun kişilere ve olaylara karşı takınacağı tutuma istediği yönü yine bakış açısı yoluyla verir. Örneğin, yazarın kendi sınırsız bakış açısı ile anlatılan bir roman, hikâyede yer alan herhangi bir kişi tarafından anlatılan bir romandan, kapsam ve üslup bakımından olduğu gibi anlam yaratma yolları açısından yararlanılan kişi, olayları yansıtan bir aynaya benzer. Ne var ki bu ayna, önündeki her şeyi olduğu gibi yansıtan bir ayna değildir. Kendine gelen görüntüleri yapısının özelliklerine göre bir ölçüde değiştirir. Bundan ötürü romanda anlatıcının kişiliği ve dünya görüşü, romanın ayrılmaz bir parçasıdır. Hele anlatıcının kendisi de romanın kişileri arasında bulunuyorsa kişisel özelliklerinin önemi büsbütün artar çünkü romandaki her şey bize onun bu özelliklerinin süzgecinden geçerek ulaşmaktadır.
Romancı hikâyesini kime anlattıracak, olayları kimin gözünden gösterecektir? Hikâyeyi anlatan ne gibi bilgi kaynaklarından yararlanacaktır? Kişiler ve olaylar hakkında her şeyi bildiğini varsayıp her türlü bilgiyi gerektiği yerde ve oranda kullanacak mı yoksa kendini belli bilgi alanlarıyla sınırlı sayarak yalnızca onlara mı bağlı kalacak? Olaylara uzaktan mı yakından mı bakacak? İşte bu sorulara vereceği değişik karşılıklar romancıya konusunu işlemekte değişik olanaklar sağlayacak olan bakış açısını belirleyecektir.