Muallim Naci
Milliyetin gerektirdiği özelliklerin haricine çıkılarak, Arap'a yahut Acem'e mahsus olması lâzım gelen bazı vezinler üzere Türkçe şiir yazma kaygısına düşünüyorsa, boşuna uğraşılmış olur. Meselâ Arap'ın basit bahirlerle söylenilmiş bir Arapça beliğ şiiri zevk sahiplerine raks ettirecek bir güzel ahenk içinde bulunur. Bu cümleden İmam Kuşeyri'nin "Kaside-i Bürde" si böyledir. Hâlbuki o bahirde Türkçe şiir söylenilecek olsa, lisanımız o ahenge Arapça gibi yatkın olmadığından sıkıcı olur. Güzellik ise sıkıntı ile bir arada bulunmaz. Bizden önce yazılmış eserler arasında Türkçe bir hayli "Kaside-i Bürde" tahmisleri görüyoruz. Hangisini lezzetle okuyabiliriz? Zaten Arapça şiiri Türkçe ile tahmis etmekte ne mana vardır? Maksat Kaside-i mübarekeden zevk almak ise, onu okumalı anlamalı, zevkine varmalı, ezberlemeli yanına birtakım lüzumsuz Türkçe sözler katmak âşıklık mezhebinde hürmetsizlik saydır.
Belâgat ilmi sahiplerinden bazıları şiiri "murakkas, mutrîb, makbûl, mesmû, metrûk" adıyla beş kısma ayırırlar. Murakkas, insanı raksa getirecek derecelerde güzel olan; mutrîb, tabiata neş'e veren; makbûl, kabul edilebilen; mesmû, dinlenilebilen; metruk, terk edilen takımıdır.
Bu tasnifi yapanlar misaller vererek beş kısmın izahına çalışmışlarsa da değişik yapılarda olduğundan, bir tabiatın murakkas sayacağı şiiri diğer, meselâ dinlenebilir sayacağı için; bu konu da misâl vermeye pek de lüzum görülmemelidir. Hatta bir şiirin mutlaka bu beş vasıftan biri ile isimlendirilmesine de ihtiyaç, belki de imkân olmadığını izaha gerek yoktur.
Üstadlar tarafından şiir söylemeye dair yapılan izahlardan bazılarını buraya almayı uygun gördük:
1. Manalar, kafiyelerle yekahenk olmak. Kafiye hatırı için mananın tabiî akışına halel verecek anlatım şekillerine iltifat edilmemeli, daima sözlerin manalarına bağlı kalınmalıdır.
2. Uzun yazmaktan sakınmalı, fakat maksat ne ise tamamen ifâde edilmelidir. Ancak bazen de açıklama maksadından, zevk sahiplerinin anlayacakları şekilde yapılmalıdır. Bununla beraber maksattan uzaklaştırıcı uzatmalara gidilmelidir.
3. İfade şekli mümkün olduğu kadar çeşitlendirilmelidir. Tek düze olan açıklamalar usandırıcı olur. Musikîde nağmelerin çeşitliliği duyguları ne kadar coşturur! Hâlbuki bir diziye giden bir ahengin havası yorar usandırır. Yazarken ifade şeklinin değişmesi ustalık ister. Ustaca yapılırsa pek lâtif olur. Ustaca olmazsa ahengi bütün bütün bozar. Meselâ güzelliklerden ibaret gibi görünen bir manzumenin içinde bir hakikat göstermek lâzım gelince, gösterilmek istenenin yer ve şeklini güzel düşünebilmek büyükçe bir ustalıktır.
4. Sadelik içinde sanat, sanat içinde sadelik göstermeye çalışılmalı. Sanat tabiîliğin zorlanması şüphesinden uzak bir şekilde yapılmalı. Bu yolda yapılamayacaksa sanatsız sadelik tercih olunmalı.
5. Ahenkli, tumturaklı, sözler seçilmeli fakat o sözler ifade edilecek mana ile uygun olmalıdır. Bazen güzel bir şiir, bir kelimeyle çirkinleşebilir. Sözler ahenkli, tumturaklı üslûp da mana adı olursa; gülünç olma istidadı gösterir.
6. Yazmadan düşünmeli, düşünmeden yazmamalı. Düşünmeksizin yazılan şeylerin başı sonu olmaz. Ne kadar iyi düşünülürse, o kadar iyi yazılır.
7. Boş boğazlıktan sakınmalı. Az söylemeli, güzel söylemeli. Çok söyleyen güzel söyleyemez.
8. İnsan kendi şiiri hakkında öyle şiddetli tenkitler yapmalı ki, başka münekkitlere beğendirebilecek söz söylemeye muvaffak olabilsin. Cahil, adama kendi eserlerini güzel gösterir. Şiirden anlamayanların alkışlarına kapılanlar onlardan cahil sayılır.
9. İnsan, kendi yaşamadığı bir fikri iyi yazamaz. Meselâ bir mersiye şahsi duygular üzerine tesirli olarak yazılabilir. Ismarlama mezar taşı yazmak başkadır.
10. Mümkün olduğu kadar tabiîlikten ayrılmamalı. Her güzelliği tabiîlikte bulmalı.
Sözcükler:
bahir : Aruz vezninde bir mısra içindeki vezin grubunun adı.
Kaside-i Bürde : Hz.Muhammed'i övmek için yazılan ünlü kasidelerden biri.
tahmis : Bir şiirin her beyitine üçer mısra eklenerek yazılan şiir.
mezheb : Dinî bir görüş, anlayış.
belâgat : İyi, güzel ve etkili söz söyleme.
murakkas : Dans eden.
mutrîb : Çalgı aleti çalan kimse.
mesmû : İşitilmiş, duyulmuş.
metrûk : Terkedilmiş, bırakılmış.
makbûl : Kabul edilebilir.
tasnif : Sınıflama, bölme.
beliğ : Düzgün ve etkili söz.
istidat : Yetenek.
mersiye : Ağıt, bir kimsenin ölümü için yazılan şiir.