Ahmet Rasim
(Bir bayram sabahında hareketli bir aile ortamı.)
O Ne telaş: - Peştamal nerde? Tülbent getirin, öd ağacı yakın, gül suyu serpin. - Çengeli tak! Çukuru kaz! Bıçaklar hani ya? Masad! Masad! Verin masadı! - Çocuklar, mutfağa bakın! - Ayol! Küçük hanım! - Dadı! Teyze! Anne! Satır nerde? - Ay şaşırdım! İlahi kör ol kedi! Yiyemez ol! - Şimdi ha! Baksana Ahmet Ağa! Şu oğlana böbreği çıkarıver! Ahçı kadın! Büyük tencere ne cehenneme gitti? - Hu! Efendi kahve istiyor. - Hah işte sırası! Aman!... Tütününden kahvesinden bıktım. İşte biliyor, işimiz var. İspirto yanında! Aman erkekler!...
- Anne!
- Ne var?... Ay çıldıracağım!...
- (Biraz küçüğü) Anne!
- Hasbinallah! Ne var?
- (Biraz daha küçüğü) Anne!
- Aman yarabbi! Mübarek günde yarabbi!...
- (Gırtlağının var kuvvetiyle) Annesiz kalın!...
- Aman!... Teyze! Sen de!
(Yukarıdan kalın bir ses:)
- Yahu! Bir külbastı yapın.
- İşte böyledir!... İş arasında iş!...
- Kimdir o?
- Biz.
(Kapı açılır.)
- Selam ettiler. (Beze sarılı bir parça)
- Anne! Kırmızı perdeli hanımların...
- Selam ettiler. (Keza.)
- Anne muhasebecilerinki...
(Büyükhanımın eller dizinde:)
- Bizim Durmuş ne cehennemde? Hasan nerde? Ayol, yollasanız a! Bana bak o budu Tarandil'e ayırın! O gelir alır. Benimkinin budunu Hocaefendi'ye götürsünler.
- Yahular! Bir parça kavurma yok mu?
- Anne görüyor musun? Hiç dili duruyor mu? Aman Allah!...
(İnce bir bağırtı:)
- Aman!... Elim!... Aman!...
- Ne oldu oğlan?...
- Aman hanım nine!... Acıyor... Yandı...
- Oh olsun! Acelen ne? Patladın mı? Sahana alsınlar da ondan sonra yiyeydin...
(Çat kapı, yayık bir ses)
- Kimse olmasın!
- Anne! Misafir geldi...
- Alın yukarıya!
- O kemikleri ayır... İşkembeleri beriye çek... Hu! Kadın, o budu, tatlılı yahni gibi kır... O inceleri sarmısaklı yapmalı,
- Aman hanım nine! Sen bari sus! Çıldıracağım...
- A! Kız şaşırdı!...
(Satır yavaş yavaş işitilmeye başlar, çat çatlar ziyadeleşir, koyun büzülüp kesilir, parçalanır ama... Külbastının dumanı ortalıkta tüter.
(Bayram gününün tatlı telaşı sürer.)