Üyelik İşlemleri
Hoşgeldin
edebiyat dostu
Menü
Menü
Ana Sayfa
Eserinizi Ekleyin
Yeni Eklenenler
Yazarlar
İletişim
Hakkımızda
Menü
Kategoriler
Hikaye
Şiir
Makale
Deneme
Yazı Türleri >>
Köşe Yazısı
Biyografi
Destan
Efsane
Eleştiri
Fıkra
Gezi
Günlük
Hatıra
İnceleme
Masal
Mektup
Röportaj
Sohbet
Söylev
Tiyatro
Edebi Örnekler
Kısa Kısa
Belgeler
Tarih
Psikoloji
Sosyoloji
Felsefe
Arkeoloji
Sinema
Fotoğraf
Bilim
Teknoloji
Hayvanlar Alemi
Uzay
Müzeler
Mimari Anıtlar
Ders Özeti
Etkinlikler
>>
Nasa'nın Kamerasından Dünya
Haberler
Abdülhamit'in Hatıra Defteri'nden
Abdülhamid II
Abdülhamid'in Hatıra Defteri, 1975: 65-67.
Musahibim iki gündür neden yazılara devam etmediğimizi sordu durdu. Düşünüyorum. Vatanımın nereden nereye geldiğini düşünüyorum. Üç kıtaya yayılmış koskoca bir cihangirlik, on yılda bir avuç toprak haline geldi. Vebali kimin?.. Kimin olduğunu bulsak ne işe yarar? Vatan elden gittikten sonra..
Kırk yıldır büyük devletlerin birbirleriyle kapışmasını bekledim. Bütün ümidim oydu ve Osmanlının bahtını buna bağlı görürdüm. O beklediğim gün geldi. Heyhat ki ben tahttan uzaklaştırılmış, ülkemi idare edenler de akıldan ve basiretten uzaklaşmışlardı. Kırk yıl beklediğim büyük fırsat, bir daha ele geçmemek üzere Osmanlının elinden çıktı gitti.
Otuz bu kadar yıl tahttan uzaklaşmamak için çalışmışsam, bunun içindi! Saltanatım günlerinde bazı büyük devletlere tavizler vermişsem, bunun içindi. Donanmayı Haliç'e kapamış, talime dahi çıkarmamışsam, bunun içindi. Girid'i İngilizlere kaptırmamak için Yunan muharebesini göze almışsam, bunun içindi. Velhasıl otuz bu kadar yıl ne yapmışsam, ne etmişsem, doğrusu da yanlışı da yalnız bunun içindi!
Bu sırrı kırk yıl içimde sakladım. Ahfadıma (gelecek kuşaklar) beni tanımaları için anlatacağım. En güvendiğim Sadrazamlarıma bile açmadım. Çünkü sınayarak öğrendim ki, iki kişinin bildiği bir şey sır olmaktan çıkıyor. Oysa, bunun yabancı devletlerce bilinmemesi, duyulmaması gerekliydi. Osmanlılar ancak böyle bir fırsatı zamanında ve basiretle kullandıkları takdirde kurtulacaklar, yeniden büyük devlet olacaklardı.
Bu kanaate nereden ve nasıl ulaştığımı anlatabilmekliğim için tahta çıktığım günlerde dünyayı ve memleketi nasıl bulduğumu bilmek lâzımdır. Ben bu kanaate o günlerde de ulaşmış değilim; Rus muharebesini kaybettikten ve bu muharebe içinde büyük devletlerin bize bakışlarını yakından gördükten sonra edindim. Tek başına yaşayacak ve direnecek gücümüz yoktu. Bizi parçalamakta birleşmiş düşmanlarımız kendi aralarında parçalanırlarsa ve biz de bu parçalardan birinin vazgeçemeyeceği kuvvet olabilirsek yeniden dünya için söz sahibi olabilirdik.
Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti de böyle bir çatışmaya kadar parçalanma tehlikesinden uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını ortaya koymalıydı. İşte benim 33 yıl süren siyasetimin sırrı...
18 Mart 1333 (1917), Beylerbeyi
Amcamın şehadeti ve Biraderim Murad'ın aklına zarar gelmesinden sonra tahta çıktığım zaman, dışta ve içte büyük meselelerle karşı karşıya kaldım. Payitaht karmakarışıktı. Birkaç ay gibi kısa bir zaman içinde iki padişah düşürülmüş, biri şehit edilmiş, biri mecnun olmuştu. Ordunun ve devletin ileri gelenlerinden bazıları, bu işlere karışmışlar, suç işlemişlerdi. Korku içindeydiler. Hem devleti ellerinde tutuyorlar, hem de korkuyorlardı. Yıkmak için aralarında birleşmişlerdi ama, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. İşin elebaşısı Hüseyin Avni Paşa, kendisini sürgüne gönderen padişahı tahttan düşürmüş, şehit ettirmiş, muradına ermişti, ama iş birliği ettiği arkadaşlarının ayrı havalar çalmasından tedirgindi. Mithat Paşa ve arkadaşları, hesap verme korkusu içinde Saray'ı bütün haklarından tecrit etmek sevdasına düşmüşlerdi. Sadrazam Rüştü Paşa, her iki tarafa da güvenemiyor, ama onlardan da bir türlü ayrılamıyordu. Durmadan konaklarda toplanıyorlar, konuşuyorlar, fakat bir karara varamıyorlardı."
27 Eylül 1328/1912, Selanik
Eklenme Tarihi:
3 Mayıs 2013
Yorumlar
Yorum yapabilmeniz için üye girişi yapmalısınız...
Yazarın sitemizdeki eserleri
Abdülhamit'in Hatıra Defteri'nden
-
Abdülhamid II
(
Hatıra
)
© Metinlerin telif hakları yazarlara ya da yasal temsilcilerine aittir.