Berlin

Adı geçen kent, şimdi Brandeburg kralının oturduğu yer olduğundan oralarda eşi bulunmamakla ün kazanmıştır. Kırk elli yıl önce orta bir kent iken kralın ikinci atası genişletmeyi istemiş, kıyısında akan ırmağı, kentin iki üç yerinde, Kâğıthane ırmağı gibi, kıyıları yontulmuş taşla tutturup tahtadan otuz kadar köprü yaptırarak, kendi heykelini tunçtan bir at üzerinde bir beton köprü başında diktirmiştir (...) Adı geçen ırmağın kıyısında kralın sarayı ve cephanesi bulunup içinde ve çevresinde bahçeler ve saraylar ve av yerleri, çayırlıklar vardır (...) Evleri üçer dörder kat beton olup, kış günü soğuktan, yazın sıcaktan, fazla eşyalarını korumak için evlerinin birer katını yerin altında gibi, toprak altında yapılması gerekli görülmüştür. Evlerinin üzerleri hörgüçlü tekne olup bir çeşit kalınca kiremit ile örtülmüştür; böylelikle, kırk yılda bir kez olsun aktarılma sıkıntısından kurtulunmuştur. Yangından korkma ve korunm nedeniyle, gece gündüz bekçilerinden başka, her sokakta beşer onar tulumbalı kuyu, her kuyu başında kızaklı fıçılar hazırdır. Bitki ve çiçeklerin çoğu yetiştiği gibi, çevre ve yörelerden getirtilip yetiştirilen ve kışın sobalarla uyandırılan kahve öteki yabancı ağaçlar görülmüştür.

 

(...) Akdeniz adında bir göl kıyısında, çiftlik gibi bir yerde altı yedi gün dinlendikten sonra, konakladıktan sonra, cemaziyülevvelin ilk günü alay ve görkemle Berlin kentine vardık. Adtı geçen kentin Batı kıyısı sonunda özenle hazırlanmış bir sarayda ağırlandık.

 

Bu yerin halkı, yaşamları boyunca Müslümanlardan hiç kimseyi görmemiş ve böyle görkemli elçilik adını işitmemiş, şaşılası bir halk olduğundan, çoluk çocuklarıyla, üçer beşer günlük yoldan, geçeceğimiz ilçe ve köylere toplanıp, konduğumuz saatten göçtüğümüze dek yanımızda kalmış, oturuş ve kalkışlarımıza bakmışlardır. Verdikleri kalabalık anlatılamayacağından başka, özellikle Berlin kentine girdiğimiz gün, küçüğü büyüğü, genci yaşlısı, yolların iki yanında, üçer beş katlı evlerin pencerelerinde, kat kat birikip seyir için birbiri ardından gelişleri ve toplanmaları nitelenemez, dostluk ve sevgi için gösterdikleri sevinç ve saygı abartılma kertesine varır.