Eugene Schuyler
Kaynak: Eugene Schuyler, Türkistan Batı Türkistan Hokand Buhara ve Kulca Seyahat Notları, çev. Firdevs Çetin ve Halil Çetin, İstanbul, s. 346-347.
Bir asırdan daha eski olmayan Hokand modern bir şehirdi. Dolayısıyla, geniş caddeleri vardı ve pek çok Asya şehrinden daha ferahtı. Şekil itibariyle hemen hemen kare idi ve bana söylendiğine göre 500 camisi vardı ve her cami muhitine ortalama otuz hane düştüğü için 75.000 kişilik bir nüfus ortaya çıkıyordu. Nitekim halkın çoğunluğunun şehir duvarlarının iç tarafında yaşıyor olmasına rağmen, bu bana iyi bir tahmin gibi geliyor.
Kervansarayın damından sadece önümüzde uzanan tüm şehri değil, hanlığı da görebiliyorduk. Hemen önümüzde çarşının kerpiçten düz damı vardı ve bir ucundan diğer ucuna kolay bir gezintiye izin veren birçok caddeyi de kaplıyordu. Sol yanında kırmızımtırak kurşunî tuğlalardan inşa edilmiş, yüksekçe yuvarlak şekilli tavanı ve Kur'an'dan ayetler içeren mavi ve beyaz duvar çinilerinin kapladığı geniş silmeleriyle bir grup cami ve medrese vardır. Şehri ayıran küçük derenin üzerinde göz alıcı kemeriyle tuğladan Kişkupriuk köprüsü bulunur. Sol tarafta yeni inşa edilmiş olduğundan mavi, sarı ve yeşil renkte canlı çinilerinin tüm parlaklığı ile ışıldayan, giriş kapısının süslediği hanın sarayının güzel bir ön cephesi vardır. Etrafımızda her yerde bol çimenlerin az çok örttüğü ve bağ ve bahçelerin tüm ihtişamını çevreleyen kerpiç damlar uzanıyordu. Zeminin düz oluşu yüzünden şehir Taşkent'in canlı pitoresk görüntüsüne sahip değildir. Fakat bu kusuru muhteşem dağ manzarası ile telafi edilmiştir.
Batı ve güneybatı yönünde Hocent yakınlarındaki alçak tepeler ve kuzeyde Çatkal (Çakal ?) dağları vardır. Doğu ve güneyde hanlığın tam sınırında ise karla kaplı görkemli Alay sıradağları uzanır. Küçük, fakat çekici Fergana vadisinin ortasında olduğumuzu fark ettik ve birkaç kadem yükseklikte olmamıza rağmen ona hayat veren nehir olan Sir Derya'yı görebiliyorduk. Şehirde at sırtında dolaşırken hemen hemen tamamı ilginç olan şehrin çoğu yerini görmeye muvaffak oldum. Buna rağmen sıcak yüzünden at sürmek özellikle rahatsız edici idi. Zira pazar kapandığında akşam saat yediden itibaren evde bulunmaya mecburduk. Dolayısıyla tabii olarak günün boş vakitlerini telef etmiştik.