Sakaoğlu-Alptekin 2009: 219-220.
Timur, Akşehirlilere bakmaları için bir erkek fil gönderir. Ancak Akşehirliler file bakmakta zorlanmaktadırlar. Çünkü hayvan kenarda köşede ne varsa yiyip bitirmektedir. Daha fazla dayanamayan Akşehirliler günün birinde Hoca'nın kapısına dayanırlar:
"Hocam, ne olur bizi kurtar."
"Bizim file yedirecek hiçbir şeyimiz kalmadı."
"Gidin söyleyin Timur'a, filini başka bir yere göndersin." derler.
Hoca, şöyle bir düşünür, taşınır ve;
"Hemşehrilerim, eğer kabul ederseniz Timur'a birlikte gidelim ve derdinizi anlatalım." der. Bunun üzerine hemşehrileri; "Tamam, yarın birlikte gidelim." derler.
Sabah olur, halk toplanır; Hoca önde, hemşehrileri arkada Timur'un çadırına doğru yola çıkarlar; ama Timur'dan korkan halk bir bir kaçmaya başlar. Hoca da ardına bakmadan çadırdan içeri girer.
"Sultanım, hemşehrilerim..." diye söze başladığında bir de bakar ki yanında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca niyetini değiştirir;
"Sultanım, devletlüm, hemşehrilerim sizin erkek filden o kadar memnunlar ki, bize bu tek fil yetmiyor, ne olur bir de onun dişisini göndersin diyorlar." der.
Bu güzel haberi alan Timur, Nasreddin Hoca'ya armağanlar verdikten sonra onu Akşehir'e yolcu eder.
Nasredin Hoca, Akşehir'e gelince halk toplanıp;
"Hocam, ne oldu?"
"Ne haber?" deyince;
Nasreddin Hoca sakalını şöyle bir sıvazladıktan sonra;
"Hemşehrilerim, size güzel haberlerim var; gözünüz aydın, filin dişisi de geliyor." der.