Ata sözcüğü, Türkçe’de saygı değer yaşlı kimse veya soyundan gelinen yüzyıllar önce yaşamış kimseler ve bunların toplumsal bilinç olarak algılanan ruhları anlamına gelir. Ataların ruhlarının toplumsal bilinç olarak algılanması bir topluluğun inanç dünyasında yer alan atalar kültüyle ilişkilidir. Atalar kültüyse, ölmüş olan ataların ölüm sonrasında da tanrısal olağanüstü güçlere sahip olduklarına inanılıp sıkışık anlarında kendi soylarından yaşayanlara yardım ettiklerine inanılması esasına bağlı olarak oluşan inanç ve tapınç örüntüsüdür. Ata ruhlarını hoşnut etmek ve onların yardımını dilemek amacıyla ata ruhlarının bulunduğuna inandıkları yerlerin ziyaret edilmesi, ruhlarına adaklar adama, kurban sunma vb. törenler yapma atalar kültünün tezahür şekilleridir.
Türk halk kültüründe atalar kültü, İslâmiyet’in kabul edilmesinden sonra dinî temel kabullere göre yeniden şekillenerek onlarla uygun ve uyumlu bir hale dönüşmüştür. Bununla birlikte halk arasında çok daha eski zamanlara ve mitolojik geçmişe ait yorumlayışların yaşamakta olduğuna rast gelmek mümkündür. Meselâ, yakın zamanlarda sözlü kaynaklardan derlenen bir memoratta ölmüş ataların topluca, ölen bir akrabalarının ruhunu almaya gelmeleri inancı şu şekilde anlatılır: “Benim de tanıdığım o kırmızı yüzlü kişi hastalanır ve yataklara düşer. Epey zaman hasta yatar. Artık son nefesini vermek üzere köyün bütün insanları toplanır. Kur’an okurlar. O anda evin etrafında çok acayip bir uğultu duyulur. Herkes sustuğu halde o uğultu devam eder bazı kişiler bundan korkar. Adam son nefesini verdikten sonra uğultu kesilir. Ölen kişi iyi bir insan olduğu için daha önce ölen akrabalarının kendisini almaya geldiğine inanırlar.”
Aynı şekilde bir başka memorattaysa vefat etmiş bir babanın kızının ruhunu alıp götürmeye gelmesi ve bunu ertelemesi inancı şöyle anlatılır: “Bir gece yorgun bir şekilde yatağıma uzandım. Aniden gözümün önünde ak sakallı nur yüzlü bir dede belirdi. Bu dede yıllar önce ölmüş olan babamdı. Korkmadım dokunmak istedim. Fakat babam sanki beni engelliyordu. “Gülbahar seni alıp götürmeye geldim.” dedi. “Baba ne olursun, Gülhan’ı da evlendireyim de beni öyle götür.” dedim. Babam razı oldu ve gözümün önünden nur yüzü kayboldu. Şimdi Gülhan’ı evlendirdim, iki de çocuğu var. Nur yüzlü ak sakallı babam sanırım bir gün beni almaya gelecek.” Bu iki anlatıda da ölmüş ataların ölmek üzere olan yakınlarına yardım etmesi söz konusudur. Kitabî İslâm’a göre bu tür bir bilgi olmamasına rağmen halk kültüründe yaşayan bu tür yorumlamalar ve kabullerin kaynağı gittikçe İslâmileşmiş bir içeriğe bürünen atalar kültüdür.