Türk halk kültüründe yaygın inançlardan birisi de her evin temelinde yaşadığına inanılan bu nedenle “temel yılanı” da denilen ve evin koruyucu iyesi olarak düşünülen kara yılanlardır. Bu kara yılanlar evin koruyucu iyesi olduklarına inanılması nedeniyle mecbur kalınmadıkça öldürülmezler. Sivas’ın Şarkışla ilçesi civarından derlenen bir “Ev Yılanı” efsanesinde, evin gelini evde yaşayan kara yılanı öldürmesi üzerine şu olayların yaşandığı anlatılır. Geleneksel inanışa göre yılan öldürüldüğü zaman kendisini öldürenin resmi gözünde kalırmış, yılanın eşi böylece onu kimin öldürdüğünü öğrenirmiş. Gelin o gece öldürdüğü yılanın eşi tarafından ısırılıp öldürülür. O günden sonra evde sürekli görülen yılanlar ve yavruları bir daha görülmez olur. Bu yörede, ev yılanını öldürmek zorunda kalındığında mümkünse ikisinin birlikte öldürülmesi gerektiğine, eğer birisi öldürülürse gözüne un serpilmesi gerektiğine inanılır. Böylece eşi öldürülen yılan eşinin hırsızlık sonucu öldürüldüğüne inandırılacağı düşünülür. Ev yılanları hırsızlık yapmadığı için eşinin hırsızlık yaptığını ve bu nedenle öldürüldüğü zannedip o evden kimseyi öldürmeden terk edeceğine inanılır. Adana’dan derlenen Demirtaş Dede Türbesi’ndeki Kara Yılan Efsanesi’nde, bu türbeyi ve orada yatan velinin mezarını koruyan beş metre boyundaki bir yılan anlatılmaktadır. Bu tür kutsal yerlerde görülen yılanların söz konusu kutsal yerlerde yatan ata ruhunun “don değiştirmiş” (başka bir canlı veya cansız kılığına bürünme) hali olarak da düşünülmesi halk kültürümüzde yaygın olarak karşımıza çıkar.